Translation of "Evine" in Hungarian

Arkadaşımın evine gidiyorum.

Megyek a barátomékhoz.

Tom'un evine gidiyorum.

Most Tomihoz megyek.

Tom'un evine git.

- Menjél Tom házához.
- Menjetek Tomi házához.

Tom evine gidiyor.

Tom úton van haza.

Evine geri git.

Menj vissza a házadba!

Tom Mary'nin evine gitti.

Tom elment Mary otthonába.

Tom evine kadar yürüdü.

Tom odasétált a házhoz.

Senin evine gittiğimizi düşündüm.

- Azt hittem, hozzád megyünk.
- Azt hittem, elmegyünk hozzád.

Ben Tom'un evine gidiyorum.

Tomihoz tartok.

Tom yürüyerek Kate'in evine gitti.

Tom hazasétált Katival.

Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.

A kutya miatt nem közelíthettem a háza felé.

Dün gece evine zorla girildi.

Múlt éjjel betörtek a házába.

O, beni evine davet etti.

Meghívott a lakására.

Dan, penceresinden Linda'nın evine baktı.

Dan Linda lakását nézte az ablakából.

Tom Mary'nin evine gizlice girdi.

Tom beosont Mary házába.

Okuldan sonra Tom'un evine gittim.

Iskola után Tomhoz mentem.

Buradan evine yürümek ne kadar sürer?

Meddig tart elsétálni innen a házadig?

Onun evine vardığımda o zaten götürülmüştü.

Még azelőtt elvitték őt, mielőtt én odaértem a házához.

Sanırım Tom'un evine giden yolu biliyorsun.

Feltételezem, hogy tudod az utat Tom házához.

Bir bisikletle, senin evine 20 dakikada ulaşabilirdim.

Kerékpárral 20 perc alatt elérném a házadat.

O, başlangıçta yeni evine alışmakta sorun yaşadı.

Először gondot okozott neki, hogy megszokja az új házát.

- Niçin eve gitmiyorsun?
- Eve gitsene.
- Evine gitsene.

Miért nem mész haza?

Telefonu açsaydın seni Pulo'nun evine davet edecektim.

Ha felvetted volna a telefont, meghívtalak volna Paulóékhoz.

Tom evine kadar yürüdü ve kapıyı çaldı.

Tom odasétált a házhoz és bekopogott az ajtón.

Onu bulur bulmaz, onu senin evine getireceğim.

Amint megtalálom, átviszem hozzád.

Mary Tom'dan kendi evine götürmesini rica etti.

Mary könyörgött Tomnak, hogy vigye haza.

- O, 1941'de savaş başladığında Avrupa'dan evine döndü.
- Savaş patlak verdiğinde 1941'de Avrupa'dan evine döndü.

1941-ben tért haza Európából, mikor kitört a háború.

Tom akşam yemeği için beni evine davet etti.

Tomi meghívott magához engem ebédre.

Otobüs durağından Tom'un evine giden yol çok dik.

Az út a buszmegállótól Tom házáig meredeken emelkedik.

Geleneksel bir Japon evine girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.

Le kell venned a cipődet, mielőtt belépsz egy tradicionális japán otthonba.

Ve 2,2 km ötede yaşayan babam ve üvey annemin evine gider

hogy aztán elmenjek két kilométernyire az apukám és a nevelőanyám házába,

Tom Mary'nin John'un evine gitmesi ve ona yardım etmesi gerektiğini düşünüyordu.

Tom azt gondolta, hogy Marynek át kellene mennie John házába segíteni neki.

Hem Tom hem de Mary ceza evine giderse, onların çocuklarına kim bakacak?

Ha Tom és Mary mindketten börtönbe kerülnek, ki fog gondoskodni a gyerekeikről?