Translation of "Büyükbabam" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Büyükbabam" in a sentence and their italian translations:

Büyükbabam Osaka'lıdır.

- Mio nonno è di Osaka.
- Mio nonno viene da Osaka.

Büyükbabam Osakalı.

- Mio nonno è di Osaka.
- Mio nonno viene da Osaka.

Büyükbabam hasta.

Mio nonno è malato.

Büyükbabam savaşta yaralandı.

Mio nonno è stato ferito in guerra.

Büyükbabam bir çiftçiydi.

Mio nonno era un contadino.

Bu benim büyükbabam.

Questo è mio nonno.

Büyükbabam okumayı sevdi.

Mio nonno amava leggere.

Büyükbabam doksanlı yaşlarında.

Mio nonno è novantenne.

Büyükbabam bir değirmenciydi.

Mio nonno era un mugnaio.

Büyükbabam bir arkeologdu.

Mio nonno era un archeologo.

Büyükbabam bir arkeologtu.

Mio nonno era un archeologo.

Büyükbabam çok yavaş konuşur.

Mio nonno parla molto lentamente.

Büyükbabam köpeği olmadan yürüyemez.

- Mio nonno non può camminare senza bastone.
- Mio nonno non riesce a camminare senza bastone.

Benim büyükbabam kısmen Hintliydi.

Mio nonno era in parte indiano.

Büyükbabam artık idrar tutamıyor.

- Il nonno non può più trattenere l'urina.
- Il nonno non riesce più a trattenere l'urina.

Büyükbabam bize eski şeylerden bahseder.

- Mio nonno ci parla di cose passate.
- Mio nonno ci racconta di cose passate.

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı.

Mio nonno era solito fabbricarsi i mobili da sé.

Büyükbabam beş yıl önce öldü.

Mio nonno è morto cinque anni fa.

Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.

Mio nonno annuì e mi sorrise.

Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı'nda öldü.

- Mio nonno è morto nella Seconda Guerra Mondiale.
- Mio nonno morì nella Seconda Guerra Mondiale.

Büyükbabam bir baston olmadan yürüyemiyor.

Mio nonno non può camminare senza bastone.

Büyükbabam üç yıl önce vefat etti.

- Mio nonno è morto tre anni fa.
- Mio nonno è deceduto tre anni fa.

Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı.

Mio nonno ha 90 anni ed è molto vivace.

Büyükbabam her zaman bu sandalyede oturur.

Mio nonno si siede sempre su questa sedia.

Yalnızken, büyükbabam bazen kendi kendine konuşur.

Mio nonno talvolta parla tra sé e sé quando è da solo.

Hem büyükbabam hem de büyükannem öldü.

Sia mio nonno che mia nonna sono morti.

Büyük büyükbabam bir çetenin lideri idi.

Mio bisnonno era il capo di una banda.

Büyükbabam hâlâ yeni fikirleri almak için çabalıyor.

Mio nonno si sforza ancora di assorbire nuove idee.

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

- Mia nonna di solito fa colazione alle sei.
- Mia nonna solitamente fa colazione alle sei.

Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.

Mio nonno mi diede un regalo di compleanno.

Büyükbabam seksen yaşında bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

Mio nonno è morto di malattia all'età di ottant'anni.

Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra ölmüş.

Mio nonno morì poco dopo la mia nascita.

Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.

Quando ci svegliammo, il nonno aveva portato del fresco pane dolce per colazione.

Büyükbabam her zaman, şu ya da bu nedenle söyleniyor.

Mio nonno brontolava sempre su questo o quello.

Büyükbabam seksen yaşın üzerindedir fakat o iyi bir yürüyücüdür.

Mio nonno ha più di ottant'anni, ma è un gran camminatore.

Büyükbabam hayatının geriye kalan kısmını sakin bir şekilde yaşamak istiyor.

Mio nonno vuole vivere tranquillamente per il resto della sua vita.

- Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.
- Yaşından dolayı, büyükbabam iyi duymaz.

A causa della sua età avanzata, mio ​​nonno non ha un buon udito.

Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.

Mio nonno fa attività fisica moderata ogni mattina, che è il motivo per cui è forte e sano.