Translation of "Olası" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Olası" in a sentence and their italian translations:

Çok olası değil.

È molto improbabile.

O olası değil.

È improbabile.

Arkadaşlarına bahsetmeleri daha olası.

e più probabile che ne parlino ad amici.

Olası tüm araçları denedim.

- Ho provato tutti i mezzi possibili.
- Provai tutti i mezzi possibili.

Olası bir mazeret olamaz.

Non c'è scusa che tenga.

Lanet olası göt deliği!

- Fottuto stronzo!
- Fottuta stronza!

Bu pek olası değil.

È molto improbabile.

Bu tek olası açıklama.

- È l'unica spiegazione possibile.
- È la sola spiegazione possibile.

Bu tek olası sonuç.

È l'unica conclusione possibile.

Birçok olası açıklama var.

Ci sono molte spiegazioni possibili.

Birkaç olası açıklama var.

Ci sono diverse spiegazioni possibili.

Ben olası sonuçları biliyorum.

Conosco le potenziali conseguenze.

Oldum olası burada yaşadım.

- Ho sempre vissuto qui.
- Io ho sempre vissuto qui.
- Ho sempre vissuto qua.
- Io ho sempre vissuto qua.
- Ho sempre abitato qui.
- Io ho sempre abitato qui.
- Ho sempre abitato qua.
- Io ho sempre abitato qua.

Lanet olası bir ruh yoktu.

Non c'era anima viva.

Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.

Dovete stare attenti a potenziali pericoli.

Bu mümkün, ama olası değildir.

È possibile, ma non probabile.

Ben lanet olası bir ekonomistim.

- Sono un fottuto economista.
- Io sono un fottuto economista.
- Sono una fottuta economista.
- Io sono una fottuta economista.

Yalnızca bir olası karar var.

C'è una sola decisione possibile.

Tom'un olası bir çözümü var.

Tom ha una possibile soluzione.

Araziyi haritalayan, olası engelleri teşhis edendir.

mappando il terreno, identificando possibili ostacoli

Erkek kardeşimin bu gece gelmesi olası.

È possibile che mio fratello venga stasera.

Tom'un orada olacağı çok olası değil.

- È molto improbabile che Tom sarà lì.
- È molto improbabile che Tom ci sarà.

Tom'un gelmek isteyeceği pek olası değil.

È molto improbabile che Tom vorrà venire.

Bu olası değil ama imkansız değil.

È improbabile, ma non impossibile.

Tom'un geri dönecek olması olası değil.

È improbabile che Tom ritornerà.

Bu hikaye bana pek olası görünmüyor.

Questa storia mi sembra molto improbabile.

Tom'un eve geri dönmesi olası değil.

È improbabile che Tom possa mai tornare a casa.

Tom'un toplantıya katılması pek olası değil.

- È improbabile che Tom parteciperà alla riunione.
- È improbabile che Tom parteciperà al convegno.

- Tom'un onu yapmak istemesi pek olası değildir.
- Tom onu yapmak istemesi çok olası değil.

- Non è molto probabile che Tom voglia farlo.
- Non è molto probabile che Tom lo voglia fare.

Sorun şu ki, bunun olası olmadığını bulmuştuk.

Il problema è che scoprimmo anche che non è molto probabile.

İki şeyi aynı anda yapmak olası değildir.

- Non è possibile fare due cose alla volta.
- Non è possibile fare due cose in contemporanea.
- Non è possibile fare due cose contemporaneamente.

O sorunun bir sürü olası cevapları vardır.

Ci sono molte risposte a questa domanda.

Tom'un bize yardım edecek olması olası değil.

È improbabile che Tom ci aiuterà.

- Siktir git!
- Lanet olası!
- Git kendini becer.

- Fottiti!
- Si fotta!
- Vai a farti fottere!
- Vada a farsi fottere!

Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.

È improbabile che Tom uscirà di prigione in tempi brevi.

Bazı fitoöstrojenlerin, olası bir kanser riski taşıdığı düşünülüyor,

Alcuni fitoestrogeni sono stati correlati a un possibile rischio di cancro,

Ve saldırmaya hazır gergedanların öldürülmesi öldürmelerinden daha olası.

il rinoceronte ha più possibilità di venire ucciso che di uccidere.

Nereden geldiğini bulmaya çalıştıklarında ise olası bir kaynak buldular:

Quando hanno provato a determinarne l'origine, tutto faceva pensare che probabilmente si trovasse qui:

İstatistiksel olarak pek olası değil, ama imkânsız da değil.

È statisticamente improbabile, ma non impossibile.

- Takımımızın kazanması pek olası değil.
- Takımımızın kazanma şansı zayıf.

La nostra squadra è improbabile che vinca.

CA: Yani, bu fikirle ilgili olası bir felsefi eleştiri de

CA: Una possibile critica filosofica a questa teoria

Ben, benim çalıntı motosikletimi tekrar görmemin pek olası olmadığını düşünüyorum.

- Penso che sia molto improbabile rivedere la mia moto rubata.
- Io penso che sia molto improbabile rivedere la mia moto rubata.
- Penso che sia molto improbabile rivedere la mia motocicletta rubata.
- Io penso che sia molto improbabile rivedere la mia motocicletta rubata.

Herhangi bir mağazanın bu modeli o fiyata satacağının olası olmadığını düşünüyorum.

- Penso che sia improbabile che qualsiasi negozio venderebbe questo modello a quel prezzo.
- Io penso che sia improbabile che qualsiasi negozio venderebbe questo modello a quel prezzo.

Tom'un suçsuzluğunu kanıtlamak için herhangi bir kanıt bulmamızın hala olası olmadığını düşünüyorum.

Penso ancora che sia improbabile che troveremo alcuna prova per dimostrare la colpevolezza di Tom.

- Oldum bittim ellerim beceriklidir.
- El becerim hep iyiydi.
- Ellerimi iyi kullanırım oldum olası.

- Sono sempre stato bravo con le mie mani.
- Io sono sempre stato bravo con le mie mani.
- Sono sempre stata brava con le mie mani.
- Io sono sempre stata brava con le mie mani.

- İki şeyi aynı anda yapmak olası değildir.
- İki şeyi aynı anda yapmak mümkün değildir.

Non si possono fare due cose nello stesso momento.