Translation of "Boyun" in Japanese

0.016 sec.

Examples of using "Boyun" in a sentence and their japanese translations:

Boyun eğmeyeceğim.

私は強要には屈しません。

Boyun fıtığı vardı

彼女には椎間板脱出があり

Doğaya boyun eğdiremeyiz.

我々は自然を征服することなどできない。

Baskıya boyun eğdi.

彼は圧力に屈した。

Boyun eğmek yeterli olmuyor.

‎服従しても立ち去らない

Hiçbir günaha boyun eğmeyin.

どんな誘惑にも負けるな。

O taleplere boyun eğmeyin.

その要求に屈するな。

Günaha karşı boyun eğmemelisin.

誘惑に負けてはいけない。

O, kocasına boyun eğmedi.

彼女はどうしても夫に折れようとしなかった。

O, günaha boyun eğdi.

- 彼は誘惑に負けてしまった。
- 彼はその誘惑に屈した。

Ona boyun eğmek istemiyorum.

彼に頭を下げるのはいやだ。

Onun isteklerine boyun eğdim.

私は彼女の要求に屈服した。

Sanırım Tom boyun eğmez.

トムって融通が利かないと思う。

Bu isteklere boyun eğmemelisin.

あなたはこれらの要求に屈してはならない。

O umutsuzluğa boyun eğdi.

彼女は絶望してあきらめてしまった。

Kimse ona boyun eğmedi.

誰も彼にお辞儀をしなかった。

Biz tiranın isteğine boyun eğmeyeceğiz.

我々は暴君の意思に屈伏しない。

Biz onların taleplerine boyun eğmemeliyiz.

我々は彼らの要求に屈するわけにはいかない。

Teröristlerin taleplerine asla boyun eğmeyeceğiz.

我々は決してテロリストの要求に屈服しないであろう。

O, babasının kararına boyun eğdi.

彼は父親の決定に黙って従った。

O asla şeytana boyun eğmedi.

彼は決して誘惑に乗らなかった。

Onlar benim fikrime boyun eğdiler.

彼らは私の意見に従った。

O ,kaderine boyun eğmek istemez.

彼は自分の運命に屈しようとはしなかった。

Onun mantıksız taleplerine boyun eğmemelisin.

あなたは彼の不当な要求に屈してはいけない。

O, asla şeytana boyun eğmedi.

- 彼は決して誘惑に負けなかった。
- 彼は決して誘惑には負けなかった。

Hükümet kamuoyu baskısına boyun eğmeyi reddediyor.

政府は大衆の圧力に屈する事を拒否した。

Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.

我々は彼らの要求に応じなければならなかった。

- Sonunda kabul etti.
- Sonunda boyun eğdi.

ついに彼は折れた。

Onlar günün birinde bize boyun eğecekler.

彼らもいつか我々に折れてくるだろう。

Ben kaderime boyun eğmek için zorlandım.

私は運命に服従せざるを得なかった。

- Ne kadar uzunsun?
- Boyun ne kadar?

- 背丈はどのくらいですか。
- 背はどれぐらいありますか。
- 君はどのぐらいの背丈ですか。
- 君の身長はどれくらいですか。
- どのくらい背の高さがありますか。
- あなたはどれくらいの背の高さですか。
- あなたの身長はどのくらいありますか。
- 身長何センチ?

O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.

彼は決して政治家の圧力に屈しないだろう。

Denizcilerin tüm yetenekleri fırtınanın şiddetine boyun eğdi.

船乗りのすべての技術は激しい嵐の中に屈した。

Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.

私は彼を無理強いして私の意向に従わせた。

Ben her zaman ona boyun eğmek zorundayım.

私はいつも彼に服従しなければならない。

O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.

彼が叫ぶと、首の静脈がはっきりと浮き上がった。

Hastalar çoğunlukla sadece hastalıklarına boyun eğdikleri için ölürler.

患者はただ自らの病気に屈して死ぬことがよくある。

Ona boyun eğmem için herhangi bir sebep var mı?

私が彼に従わなければならない理由があるのですか。

- Onların sessizliğini boyun eğme olarak algılama.
- Onların sessizliğini itaat olarak yorumlama.

彼らが黙っているからといって従順だと解釈してはいけない。

O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.

彼は最後には妻の要求に屈して家を買った。