Translation of "Iken" in Japanese

0.018 sec.

Examples of using "Iken" in a sentence and their japanese translations:

Avustralya'da iken ne yedin?

オーストラリアにいたときは何食べてたの?

Işık kapalı iken uyudum.

私は明かりを消して眠った。

Londrada iken, İngilizce eğitimi aldı.

ロンドン滞在中彼女は英語を勉強した。

Avrupada iken Roma'yı ziyaret etti.

ヨーロッパにいる間に、彼女はローマを訪れた。

Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.

まだ幼い時に歌を始めました。

Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.

道の途中で鍵を落としたに違いない。

Seyahatte iken kartpostal göndermeyi sevmiyorum.

旅行中に葉書を出すのは好きではない。

Genç iken birçok kitap okumalısın

若いうちにたくさんの本を読むべきだ。

Romada iken Romalılar gibi davran.

- ローマにいるときはローマ人がするとおりにせよ。
- ローマにいるときは、ローマ人と同じように行動せよ。
- ローマではローマ人のする通りにせよ。
- ローマではローマ人がするようにしなさい。
- 郷に入っては郷に従え。

Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.

彼はアメリカにいる間に英語能力を伸ばした。

Ben bir öğrenci iken onunla tanıştım.

学生時代に彼と知り合いました。

Bob bir lise öğrencisi iken utangaçtı.

ボブは高校生のころ内気だった。

Klima tamir altında iken kahvehane kapalıdır.

そのコーヒーショップはエアコンが修理中の間は閉店です。

O kamerayı Japonya'da iken satın aldı.

彼女は日本にいた時にそのカメラを買った。

Başı dertte iken benden yardım istedi.

彼女は困っているときに私に助けを求めた。

O, Hiroşima'da iken savaş patlak verdi.

彼女が広島にいるときに戦争が起こった。

Sadece 14 yaşında iken denize gitti.

彼はまだ十四歳の時に船乗りになった。

Ben dışarda iken çocuklara bakar mısın?

私が外出している間、子供たちの面倒を見てくれませんか。

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın.

あなたは大学生の頃はそうしてたもの。

O, Japonya'da iken kasaba kasaba dolaştı.

彼は日本滞在中、町から町へと訪ね歩いた。

O üç yaşında iken babasını kaybetti.

彼女は三歳のときに父親を亡くした。

Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.

その人には学生の頃一度会った事があります。

O Londra'da iken sık sık tiyatroya giderdi.

彼女はロンドンにいたころよくその劇場に行ったものだ。

O beş yaşında iken o şiiri ezberleyebildi.

彼は5歳でその詩を暗記することができた。

Komşusu, o uzakta iken çocukların bakımını üslenecek.

彼の隣人が彼女の留守の間子供たちの世話をするだろう。

Ben üniversitede iken bir İngilizce gazete aldım.

大学時代に私は英字新聞をとっていた。

Tom bir lise öğrencisi iken anoreksik oldu.

トムは高校生のころ拒食症になった。

Ben ortaokulda iken futbol kulübünün bir üyesiydim.

私は中学のときはサッカー部員だった。

O üç yaşında iken babası vefat etti.

彼女は三歳のときに父親を亡くした。

Tom lisede iken erkek arkadaşındı, değil mi?

- トムって、君の高校ん時の彼氏だよね?
- トムって、あなたが高校生の頃のボーイフレンドだよね?

Genç iken güzel kitapları okumak güzel bir şey.

若いときにすばらしい本を読むのはよいことだ。

Hasta hissediyorum ama böyle iken dışarı çıkmak istiyorum.

気分が悪いけどやはり出かけるつもりです。

Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.

学生のころ私はよく彼女に手紙を書いた。

Ben New York'ta iken, tesadüfen eski arkadaşımla karşılaştım.

- ニューヨークに行った時、私は偶然古い友人に会った。
- ニューヨークにいたとき、私は偶然古い友達に出会った。

Aslan hayvanların kralı iken, kartal da kuşların kralıdır.

ライオンが獣の王であるのと同様、鷲は鳥の王である。

Ben bir öğrenci iken, o pizza salonuna giderdim.

私は学生の頃、よくあのピザ店へ行ったものだった。

Onlar tatil için uzakta iken, komşuları köpeğe baktı.

- あの人たちが休暇で留守にしている間、隣の人たちが犬の面倒をみてやった。
- 彼らが休暇で不在の間、近所の人たちが犬の世話をしてあげた。

John o bir öğrenci iken sıklıkla dağa tırmanmaya giderdi.

学生時代、ジョンはよく登山に行ったものだ。

Salem'de iken, ben John ile sık sık tenis oynardım.

セーレムにいるとき、私はよくジョンとテニスをしたものだ。

O, Afrika'da iken sık sık aralarında yaşadığı insanlardan bahsederdi.

彼はアフリカにいたころ彼が暮らしていた周囲の人々の事をよく話したものだった。

Güneş bu kadar güçlü iken örtünmek iyi bir fikirdir.

陽射しが強いので帽子をかぶろう。

Başım dertte iken amcam bana iyi bir tavsiye verdi.

困っているときに、叔父は私によい忠告をしてくれました。

Ben lisede iken benim sevdiğim dersler coğrafya ve tarihti.

高校の頃、好きな科目は地理と歴史だったよ。

Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.

ジェインは私たちが留守のとき子供たちの世話をしてくれると申し出た。

Ben Londra'da iken haftada en az bir kez oyunlara giderdim.

ロンドンでは少なくとも週に1度は芝居を見に行ったものです。

O, Los Angeles'ta iken, en az altı farklı işi vardı.

彼女はロサンゼルスにいる間に少なくとも6回職を変えた。

O, hava kuvvetlerinden izinli iken ailesiyle birlikte evde dinlenmeyi sever.

彼は空軍から離れて休暇をとっている時は、家族と家でくつろぐのが好きだ。

Ben MIT'de bir öğrenci iken Boston'da belli bir restoranda yemek yerdim.

私がMITの学生であった頃、ボストンのある決まったレストランで食事をしていた。

Ben yatakta hasta iken benim için yemekler hazırladığın için sana teşekkür ederim.

私が寝込んでいたとき、料理を作ってくれてありがとう。

Biz piknik için dışarıda iken, bizim evin kilidi bir hırsız tarafından açıldı.

ピクニックに出かけていた間、家の錠が泥棒にピッキングされた。

Bir üniversite öğrencisi iken her zaman bir sınavdan önce bütün gece çalışırdım.

学生時代のテストはいつも一夜漬けでした。

Ben üniversitede iken sıkı İngilizce eğitimi alsaydım, herhangi bir zamanda yurtdışına seyahat edebilirdim.

大学時代にもっとしっかり英語を勉強していたら、いつでも海外旅行できるのに。