Translation of "Olmasına" in Japanese

0.025 sec.

Examples of using "Olmasına" in a sentence and their japanese translations:

- O kadar kızgın olmasına şaşmamalı.
- Çok kızgın olmasına şaşmamalı.

彼が怒っているのは無理もない。

Yorgun olmasına rağmen, çalıştı.

彼は疲れていたけれども働いた。

Onun dakik olmasına güvenebilirsin.

彼が時間を守るのは確かです。

Fakir olmasına rağmen, mutluydu.

貧しいにも関わらず、彼は幸せだった。

- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olmasına rağmen hava soğuktu.

陽は出ていたけれど、寒かった。

Görme yeteneğim muhteşem olmasına rağmen.

視力は完璧ですが

Küçük bir adım olmasına rağmen

ほんの小さな一歩だったとしても

Demonte edilebilir olmasına olanak sağlıyor.

解体も可能になります

Zengin olmasına rağmen mutlu değildir.

金持ちにかかわらず彼女は幸せでない。

Bunun tekrar olmasına izin verme.

そんなことが2度とないようにな。

Sağlıklı olmasına rağmen mutlu görünmüyor.

彼女は財産はあるが幸せそうではない。

Fakir olmasına rağmen, o mutluydu.

彼は貧しかったが、幸せだった。

Genç olmasına rağmen çok dikkatlidir.

彼は若いけども、非常に注意深い。

Onun zengin olmasına asla güvenmedim.

彼が金持ちだとは思わなかった。

Hasta olmasına rağmen, okula gitti.

病気だったが、彼は登校した。

Zengin olmasına rağmen, mutlu değil.

- 彼は金持ちだが幸せではない。
- 彼は裕福であるにもかかわらず幸福ではない。

Bir çocuk olmasına rağmen, korkmuyordu.

彼女は子供だったが、恐れていなかった。

Zengin olmasına rağmen mutlu değil.

- 彼は金持ちであるにもかかわらず、幸せではない。
- 彼は金持ちだが幸せではない。
- 彼は裕福であるにもかかわらず幸福ではない。

Yaşlı olmasına rağmen çok sağlıklıdır.

彼は年をとっているけれど、とても健康だ。

Kendinizin şişman olmasına izin vermeyin.

太らないようにしなさいね。

Geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım,

どれだけ大変な経験をしても 楽観的で

- O, çok yaşlı olmasına rağmen, o sağlıklıdır.
- Çok yaşlı olmasına rağmen sağlıklıdır.

彼は非常に年をとっているが元気だ。

O anın ''evet'' olmasına izin verin.

その瞬間ためらわず「イエス」と 言えるようにしましょう

Inanılmaz sıkıcı iş hayatına sahip olmasına

世界中の何百万もの労働者が

Bu konularda konuşmanın zor olmasına şaşmamalı.

従って このような論議が難しいのは 不思議ではありません

Grip olmasına rağmen, o, işe gitti.

彼は風邪を引いていたが、仕事に出かけた。

O, soğuk olmasına rağmen ateşi yakmadı.

寒かったが、彼は火をつけなかった。

Paul zengin olmasına rağmen kibirli olmadı.

ポールはお金持ちだったが高慢にはならなかった。

Meşgul olmasına rağmen beni uğurlamaya geldi.

とても忙しかったのだが、彼女は私を見送りに来てくれた。

O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.

彼女は貧しいけれど、満足している。

O yorgun olmasına rağmen, çalışmayı durdurmadı.

彼は疲れていたけれども、働くのをやめようとはしなかった。

Genç olmasına rağmen vaktini boşa harcamaz.

彼は若いけれども、決して時間を無駄にしない。

Genç olmasına rağmen, o çok kibar.

彼は若いが、とても礼儀正しい。

Çocuk olmasına rağmen, onun hikayesini anlayabilir.

彼は子供であるけども、彼女の話が理解できる。

Varlıklı olmasına rağmen, o mutlu değil.

- 彼は金持ちなのに、幸福ではない。
- 彼はお金持ちであるにもかかわらず、彼は幸せではない。
- 彼はお金をもっているが幸せではない。

O, o kadar geç olmasına şaşırdı.

彼女はそんなに遅いので驚いた。

Meşgul olmasına rağmen, beni görmeye geldi.

忙しかったのに彼女は私に会いに来た。

Çok soğuk olmasına rağmen, dışarı çıktık.

とても寒かったのだが、私たちは出かけたのだ。

Çok soğuk olmasına rağmen, dışarı çıktım.

とても寒かったけれども私は外出した。

Parası olmasına rağmen, o mutlu değil.

彼はお金をもっているが幸せではない。

Kendisi polis olmasına rağmen hırsızlardan korkuyor.

警官のくせに泥棒を怖がるなんて。

Zengin olmasına rağmen, o mutlu değil.

- 彼は金持ちなのに、幸福ではない。
- 彼はお金持ちであるにもかかわらず、彼は幸せではない。

Zengin olmasına rağmen, fakir olduğunu söylüyor.

彼女はお金持ちであるのに、貧乏だと言う。

O çok yaşlı olmasına rağmen etkindir.

彼は非常に年をとっているが元気だ。

Jack yorgun olmasına rağmen, iyi görünüyordu.

ジャックは疲れているけれども、元気そうな様子をしていた。

Tom'un buna dahil olmasına izin veremeyiz.

これについては、トムに口出しさせない。

O, hasta olmasına rağmen okula geldi.

彼は病気なのに学校に来ています。

Seksenden fazla olmasına rağmen hâlâ sağlıklı.

彼は80歳を超えているが、まだ元気だ。

John'ı doktora muayene olmasına ikna ettim.

私はジョンを説得して医者の診察を受けさせた。

O, zengin olmasına rağmen mutlu değildir.

- 裕福であるにもかかわらず、彼は幸福ではない。
- 彼は裕福なのに幸せではない。
- 彼は金持ちだが幸せではない。
- 彼は裕福であるにもかかわらず幸福ではない。

Zengin olmasına rağmen çok sıkı çalışır.

彼は金持ちだが一生懸命働いている。

Ve kendisi olmasına izin verilmeyen bizlerin sayısının

ヨーロッパで育った 私のような子供に本当によくあるのが

Kıyafetler kaliteli olmasına rağmen üzerimize tam gelmemişti.

装備は立派でしたが私たちの 体には合いませんでした

Çalışkan bir işçi olmasına rağmen fakir kaldı.

一生懸命働いたが、彼は相変わらず貧乏であった。

Tony Amerikalı olmasına rağmen, o İngilizce konuşamıyor.

トニー君はアメリカ人ですが、英語を話すことが出来ない。

O yorgun olmasına rağmen işine devam etti.

疲れていたけれど、彼は仕事を続けた。

Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.

彼は貧しかったけれど、それにもかかわらず彼は幸せでした。

Ağır yaralı olmasına rağmen telefona ulaşmayı başardı.

彼は重傷を負っていたけれども、何とか電話までたどりつくことができた。

O yanılıyor olmasına rağmen üzgün olduğunu söylemedi.

彼が悪かったけれども、あやまらなかった。

Yaşlı olmasına rağmen, o hala çok canlıdır.

老人だが、彼はまだたいそう元気だ。

O yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

疲れていたけれども、彼女は働き続けました。

Ailenizin bir Japon arabasına sahip olmasına şaşırdım.

お宅に日本車があるなんて驚きですよ。

Yaşlı olmasına rağmen genç bir ruhu var.

彼は年はとっているが気は若い。

Çok geç olmasına rağmen, çalışmaya devam etti.

とても遅かったけれど、彼は働き続けました。

Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.

トムは病気なのに、学校に行くつもりなんです。

Onun şarkı söylemede iyi olmasına çok şaşırdım.

驚いたことに、彼は歌が上手かった。

50 yaşında olmasına rağmen, hâlâ nefes kesici.

50歳になっても、まだ彼女は息を呑むほど美しい。

O, yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

疲れていたが彼女は働き続けた。

Ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,

全般なリスクの増加は 相対的には小さいものの

Yetersiz bir sürücü olmasına rağmen sürücü sınavını geçebildi.

運転は下手だが、彼はどうにか運転免許に合格した。

Çocuğun çok soğuk olmasına rağmen üstünde paltosu yoktu.

- とても寒かったが、少年はオーバーを着ていなかった。
- とても寒かったが、その少年はオーバーを着ていなかった。
- とても寒かったが、そのオーバーを着ていなかった。
- とても寒かったのにもかかわらず、その子供はオーバーコートを身につけていなかった。

Bazı konularda çekingen olmasına rağmen, başkalarında çok cesurdu.

彼には臆病なところもあったが、非常に大胆なところもあった。

Hava kötü olmasına rağmen dışarı çıkmaya karar verdim.

天気が悪かったけれど出かけることにした。

Odada hava karanlık olmasına rağmen kitabı kolayca buldum.

部屋は暗かったが、私はその本を簡単に見つけた。

O yalnız olmasına rağmen, o yalnız olduğunu düşünmüyordu.

彼女は一人だが、寂しいとは思うことはなかった。

Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.

核戦争は人類を滅亡させるだろう。

Konuşmalarımda uzmanların olmasına izin vermememin iyi bir nedeni var.

独断的に話す人を 私の番組に出さない理由は

Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

ボブは変装していたけれども、一目で彼と分かった。

Bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumak ilgisini çekerdi.

彼は子供だけれども、哲学の本を読むことに興味があった。

Kötü bir soğuk algınlığı olmasına rağmen çalışmak zorunda kaldı.

彼はひどい風邪をひいていたが、働かなければならなかった。

60 yaşından fazla olmasına rağmen o hala genç görünüyor.

彼は60歳をこえているけれども、若く見えます。

- Onun başarısız olması sürpriz değil.
- Onun başarısız olmasına şaşmamalı.

- 彼が失敗したのは少しも驚きではない。
- 彼が失敗したことは、べつだん驚くにはあたらない。

Bir daha böyle bir şeyin olmasına asla izin vermeyeceğim.

もうあんなことは二度とごめんだ。

Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.

行き過ぎたものであっても、僕は自分の考えをなくしたくない。

Tom hasta olmasına rağmen ev ödevini zamanında yaptırmayı planlıyor.

トムは病気なのに、時間通りに宿題を終わらせるつもりでいるんです。

- Yaşlı ama kuvvetli.
- Çok yaşlı olmasına rağmen, güçlü birisi.

彼はとても年をとっているけれどたっしゃだ。

38 yaşında olmasına rağmen, hâlâ anne ve babasına bağımlıdır.

彼は38歳なのに両親に頼りきりです。

Bir evin düzensiz olmasına katlanabilirim ama kirli olmasından hoşlanmıyorum.

僕は散らかっている家は我慢できるが、不潔な家は嫌いだ。

Acil ya da günlük stres olmasına göre değişebilir olarak gösteriliyor.

改善可能であることが 研究で分かっています

O bir çocuk olmasına rağmen işi kendisi yapmaya karar verdi.

彼は子供であったが、独力でその仕事をすることに決めた。

İngiltere 'de doğmuş olmasına rağmen, o çok kötü İngilizce konuşuyor.

彼はイギリスで生まれたが、英語がとてもへたくそだ。

- Tom Mary'nin orada olduğuna şaşırmadı.
- Tom, Mary'nin orada olmasına şaşırmadı.

トムはメアリーがそこにいることに驚かなかった。

Okyanusta çoğu ada haritalanmış olmasına rağmen, okyanus tabanı genellikle bilinmemektedir.

大洋に浮かぶほとんどの島は地図に示されているが、海底は一般には知られていない。

- Onun sessizliğini razı oluş kabul ettim.
- Sessizliğini razı olmasına yordum.

私は彼の沈黙を同意だと解釈した。

- Yağmur yağmasına rağmen futbol oynadık.
- Yağmur olmasına rağmen futbol oynadık.

雨が降っていたが私たちはフットボールをした。

O ağır bir kadın olmasına rağmen, o iyi dans etti.

彼女は体重が重たかったが上手に踊った。

Bir çocuk olmasına rağmen, annesine yardım etmek için çok çalıştı.

彼は子供ながらにお母さんを助けるために一生懸命働いた。

Geri çekilmenin ardından kendi sağlığının kötü olmasına rağmen Berthier , ordunun kalıntılarını

後退をきっかけに彼自身の体調不良にもかかわらず、ベルティエは 軍の残党を