Translation of "Parlak" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Parlak" in a sentence and their japanese translations:

Yıldızlar parlak.

星が輝いている。

Ay parlak.

月は明るい。

Çok parlak.

すごく明るい。

Onlar parlak kırmızı!

それらは明赤色だ!

O çok parlak

彼女はとても明るい人です。

Ay parlak parlıyor.

月が明るく輝いている。

Kan parlak kırmızıydı.

血は鮮血でした。

Bu çok parlak.

すごく明るい。

Bu gerçekten parlak.

すごく明るい。

Güneş bugün parlak.

今日は太陽が輝いてる。

Parlak renkleri severim.

私は明るい色が好きです。

Dolunay en parlak hâlinde.

‎満月が夜空を明るく照らす

Parlak siyah gözleri vardı.

彼女は輝く黒い目をしていた。

Parlak bir geleceğin var.

- 君には明るい未来がある。
- 君には輝かしい未来が待っている。

O parlak bir fikir.

それはすばらしい考えですね。

O, parlak bir fikirdir.

それはすばらしいおもいつきだ。

Kumaş parlak kırmızıya boyandı.

布は鮮やかな赤色に染められた。

Güneş en parlak yıldızdır.

太陽は一番明るい星だ。

Evlerini parlak sarıya boyadılar.

彼等は自宅を明るい黄色に塗った。

Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.

広場はライトで赤々と照らされている。

O, parlak kırmızıya döndü.

彼女は真っ赤になった。

Mary parlak kırmızıya döndü.

メアリーが真っ赤になってた。

parlak neon bir poster var.

それは 良いことを「認める」ことを 思い出させてくれるのです

İnsan parlak güneş ışığını sever.

人は明るい日の光を好む。

İlkbaharda her şey parlak görünür.

春にはすべてのものが明るく見える。

Ateş parlak bir şekilde yanıyordu.

火は赤々と燃えていた。

Ateş parlak bir şekilde yandı.

火はぱっと明るく燃え上がった。

Mike, sınıftaki en parlak öğrenci.

マイクはクラスで一番できる。

Parlak fikirler hiç aklıma gelmiyor.

なかなか妙案が浮かばない。

O parlak bir geleceğe sahiptir.

彼女には輝かしい将来がある。

Çok parlak bir kravat taktı.

彼はとても大きいネクタイをしていた。

O, parlak bir geleceğe sahiptir.

彼の未来はばら色だ。

Edison, parlak bir öğrenci değildi.

エジソンは秀才ではなかった。

Güneş parlak bir şekilde parladı.

太陽はきらきらと輝いていた。

Ona parlak bir oğlan buldum.

私は彼が利口な少年とわかった。

O geleceği parlak bir genç.

彼は有望な青年です。

Aklıma parlak bir fikir geldi.

- すばらしい考えがふと心に浮かんだ。
- 名案が浮かんだんだよ。

Emily okulda en parlak kızdır.

エミリーは学校で一番頭がよい。

Senin parlak bir geleceğin var.

君には明るい未来がある。

- Çocuk büyük bir potansiyele sahip.
- Çocuğun parlak bir geleceği var.
- Çocuğun geleceği parlak.
- Çocuk parlak bir geleceğe sahip.
- Çocuk parlak bir gelecek vâât ediyor.
- Çocuk vaat dolu.

その少年は大いに将来性がある。

Louis çok parlak, yenilikçi bir adam

ルイは立派な先進的な男性で

Ardından disko topundan gelen parlak noktalar

続いてミラーボールの白い点

Yan yana koyduğumuzda parlak sarı rengin

横に並べてみると

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

輝きのある大きな瞳を見つめる

Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.

君はいつも派手なネクタイをしている。

Pazar sabahı hava parlak ve açıktı.

輝かしい晴れた日曜日の朝だった。

Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.

丸太はあかあかと燃え上がった。

Mars yaşayabileceğimiz geleceği parlak bir yer.

火星は私たちが住めそうな有望な場所である。

Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.

彼には洋々たる前途があった。

Mutlu, çok parlak ve erken görünüyorsun.

朝っぱらからごきげんだね。

Güneş fırtınadan sonra daha parlak parla.

嵐の後の太陽は一層明るく輝く。

Dün aklıma parlak bir fikir geldi.

- 昨日よいアイデアが浮かんだ。
- 昨日いい考えを思いついた。

En parlak olanı şu küçük yıldızdır.

あの小さい星が一番明るいよ。

Sabah güneşi bakmak için çok parlak.

朝の太陽はとても明るいので、見ることができない。

Nasıl parlak bir gelecek yarattığının hikâyesini anlatabilir.

暗い過去がどのように明るい未来を作ったかを 伝えることができるのです

Pekala, öncelikle rengi parlak ve capcanlı yapın

まずは 色が明るく鮮やかになってきます

En parlak yıldızların en yüksek sesli olduğunu

一番明るい星々は ひと際 大きな音を立てていて

parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

彼の生存を監視する機械に つながれていました

Parlak dolunayın altında... ...ailesinden normalden fazla uzaklaşıyor.

‎明るい満月の夜 ‎若いヨザルは ‎少し遠出してみた

Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.

‎海の森で輝きを放つ物体

Bu genç adam parlak bir geleceğe sahip.

この若者の将来は明るい。

Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.

今夜は月が明るく輝いている。

Bu lambanın çok parlak bir ışığı var.

このランプは強い光線を出す。

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

‎しかし光と音で ‎方向感覚を失う

O, parlak renkli kuşlar, çiçekler ve yapraklar gördü.

そうすると鮮やかな色をした鳥や草花や葉が見えて来ました。

Sınıftaki başka hiçbir öğrenci onun kadar parlak değildir.

彼ほど頭の良い学生はクラスにはいない。

Öylesine parlak bir çocuktu ki diğerleri ona hayrandı.

彼はとても利口な少年だったので、他の人は彼を誉めた。

Onu sevimli, parlak, küçük bir çocuk olarak hatırlıyorum.

彼が利口なかわいい少年だったのを覚えています。

- Bu parlak bir plan.
- Bu dâhice bir plan.

それは素晴らしい計画だよ。

Bu nedenle yalnız, parlak beyaz bir kurt gibi görünür.

孤高で 輝くように白い狼のように 一見すると見えますが

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

‎星座の位置から地図を作る ‎そして迷わず目的地へ向かう

En iyi idarecisi olarak kabul edilen parlak bir komutandı

軍の 最高の管理者として広く認められていました

. Ney'in kendisini parlak bir taktik lideri yapan saldırgan içgüdüsünün

。 ネイの攻撃的な本能が彼を素晴らしい 戦術的リーダーに したという兆候がすでにあり、それ

Yine de birkaç Polisi'nden biriydi parlak ve akıllı ajanda,

た、才気あふれるインテリジェントなオーガナイザー です。

Bir tıp doktoru olarak Tom'un parlak bir kariyeri var.

トムは医者としてすばらしい経歴の持ち主だ。

Sabah güneşi o kadar parlak ki ben onu göremiyorum.

朝の太陽はとても明るいので、見ることができない。

Ama bu gece Ay parlak. O yüzden flamingoların şansı var.

‎だが今夜は満月だ ‎敵を見分けやすい

Sağa gitmeye karar verirsek parlak güneşin altına çıkma riskine gireriz.

右に進めば 太陽にさらされる危険がある

Parlak bir bağımsız kampanyada, Avusturyalıları Nice yakınlarında tuttu, sonra onları

見事な独立キャンペーンで、彼はオーストリア人をニースの近くに拘束し、

Asker ve parlak bir taktikçi ... ateşli mizacı onu alt etmedikçe.

兵士であり、優秀な戦術家でした…彼の激しい気質が彼を良くしない限り。

Savaşarak İtalya'daki ilk, parlak seferinde Napolyon'un altında hizmet vermeye devam etti

、ロディ、カスティリオーネ、バッサーノ で戦い

General Mack'in Ulm'deki güçleri üzerindeki tuzağı kapatan parlak bir eylem kazandığında doğrulandı

ウルムでマック将軍の部隊の罠 を 閉じた ときに立証されました

Uluslararası bir yarışmada bu yaştaki zaferi parlak bir geleceğin iyi bir göstergesidir.

この若さで国際大会で優勝するなんて、まさに前途洋洋ですね。

Şimdi şehrin ışıkları parlak ve çok yakın ve sokak lambaları bütün gece parladı.

町の灯りはとても明るくとてもちかくなっていて通りの灯かりは夜中輝いています。

Bu süreçte organize ve kararlı bir komutan ve parlak bir taktikçi olarak ün kazandı.

その過程で、彼は組織的で決定的な指揮官、そして優秀な戦術家としての評判を勝ち取りました。

Ancak, parlak yönetimi ve yorulmak bilmeyen çalışmaları Napolyon'un askeri başarısının büyük bir kısmının temelini oluşturan

しかし、彼は「不可欠な元帥」であり、その輝かしい管理とたゆまぬ努力

Davout, Savaş Bakanı ve Paris valisi yapıldı: parlak ve sadık bir yönetici gerektiren hayati roller

ダヴーは戦争大臣とパリ総督に任命されました。重要な役割であり、優秀で 忠実な管理者が 必要

Düşünerek, artık kendini kanıtlamış bir tugay komutanıydı . 1799'da, General Bernadotte'nin parlak raporlarını takiben, sonunda

1799年、ベルナドッテ将軍からの熱烈な報告を受けて、彼はついに 中将の

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

やさしいそよ風が木の葉を揺らし まばゆい木漏れ日がこぼれ落ちる