Translation of "çalmaya" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "çalmaya" in a sentence and their portuguese translations:

Piyano çalmaya başlıyor.

Ela está começando a tocar piano.

Orkestra çalmaya başladı.

A orquestra começou a tocar.

- Zil çalmaya devam etti.
- Telefon çalmaya devam etti.

O telefone continuou tocando.

Yoksulluk onu çalmaya zorladı.

A pobreza o fez roubar.

Mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

Ela foi capturada tentando roubar joias.

Birisi onu çalmaya çalışabilir.

Alguém pode tentar roubá-lo.

Tom'un telefonu çalmaya başladı.

O telefone de Tom começou a tocar.

Açlık onu çalmaya tahrik etti.

A fome o fez roubar.

Grup saat kaçta çalmaya başlayacak?

A que horas a banda começará a tocar?

Tom mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

Tom foi pego tentando roubar jóias.

Telefonu kapatır kapatmaz, tekrar çalmaya başladı.

Assim que eu desliguei o telefone, ele começou a tocar novamente.

Tom Mary'nin istediği şarkıyı çalmaya çalıştı.

- Tom tentou tocar a música que Maria pediu.
- O Tom tentou tocar a música que Maria pediu.

Tom gitarını aldı ve çalmaya başladı.

Tom pegou o seu violão e começou a tocar.

O bir kolyeyi çalmaya çalışırken suçüstü yakalandı.

Ela foi pega no flagra tentando roubar um colar.

Tom on üç yaşında davul çalmaya başladı.

Tom começou a tocar bateria quando tinha treze anos.

Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.

Anne estava a ponto de sair de casa quando o telefone começou a tocar.

Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.

- Nó próximo mês completa cinco anos desde que ele começou a tocar violino.
- No mês que vem vai fazer cinco anos que ele começou a tocar violino.

Kocaların çoğunluğu bana keman çalmaya çalışan bir orangutanı hatırlatır.

A maioria dos maridos me lembra um orangotango tentando tocar violino.

Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.

Tom continuou lendo o jornal, mesmo tendo o alarme disparado.

Tom gitarı aldı ve bir çocukken Mary'nin ona öğrettiği şarkıyı çalmaya başladı.

Tom pegou a guitarra e começou a tocar a música que Mary lhe ensinou quando ele era criança.