Translation of "Kalp" in Portuguese

0.106 sec.

Examples of using "Kalp" in a sentence and their portuguese translations:

kalp hastasıydı

era um paciente cardíaco

Kalp krizi geçireceğim.

Eu vou ter um ataque cardíaco.

Kalp bir kastır.

O coração é um músculo.

Kalp yetmezliğinden aniden öldü.

Ele morreu de repente de ataque do coração.

Onun kalp hastalığı var.

Ela tem uma doença cardíaca.

O birçok kalp kırdı.

Ele tem partido muitos corações.

Bir kalp krizi geçirecek.

Ele vai ter um ataque do coração.

Dedim ya kalp hastasıydı diye

Eu disse porque ele era um paciente cardíaco

kalp hastalığı onu uçakta yakaladı

doença cardíaca o pegou no avião

Tansiyon kalp hastalığının ana kaynağıdır.

A ansiedade é uma das principais causas das afecções cardíacas.

Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı

Com o coração a martelar-lhe o peito, ela abriu a porta.

Tom bir kalp krizi geçirdi.

Tom teve um ataque cardíaco.

Benim bir kalp sorunum var.

Eu tenho um problema no coração.

Ben bir kalp krizi geçirdim.

Eu tive um ataque cardíaco.

Benim bir kalp pilim var.

Eu uso um marca-passo.

Neredeyse bir kalp krizi geçiriyordum.

- Eu quase tive um ataque do coração.
- Quase tive um ataque do coração.

- Tom kardiyologdur.
- Tom kalp doktorudur.

Tom é cardiologista.

Hiç kalp krizi geçirdin mi?

Você já teve um ataque cardíaco?

Tom hiç kalp krizi geçirmedi.

Tom nunca teve um ataque de coração.

Tom bir kalp krizinden öldü.

Tom morreu de ataque no coração.

Tom, Mary'ye kalp masajı yaptı.

Tom fez RCP em Mary.

Göğüs içinde, kalp ve akciğerler vardır.

Dentro do peito, existem o coração e o pulmão.

Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.

Um coração terno é o começo de todo o saber.

Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.

A privação do sono aumenta o risco de ataques cardíacos.

Tom'un kolunda bir kalp dövmesi vardı.

- Tom tinha um coração tatuado no braço.
- Tom tatuou um coração no braço.

Kalp evet diyor, akıl hayır diyor.

- O coração diz que sim, mas o bom senso diz que não.
- O coração diz que sim, mas o juízo diz que não.
- O coração diz que sim, mas a razão diz que não.

Mary kalp atış hızının arttığını hissetti.

A Maria sentiu o seu ritmo cardíaco a acelerar.

Ve korkusuna yeniş düştü kalp krizi geçirdi

e os medos caíram, ele teve um ataque cardíaco

Tom bir kalp krizi geçirip uykusunda öldü.

Tom sofreu um infarto e morreu durante o sono.

Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.

Tivemos uma conversa séria.

Tom'un dedesinin kalp krizinden öldüğünü biliyor muydun?

Você sabia que o avô de Tom morreu de ataque cardíaco?

Sizin dilinizde "kalp" "ağrı" ile kafiyeli mi?

Em sua língua, "coração" rima com "aflição"?

Tom geçen yıl bir kalp krizi geçirdi.

Tom teve um ataque cardíaco no ano passado.

Obezite, diyabet ve kalp hastalığı riskini arttırır.

A obesidade aumenta os riscos de diabetes e doenças cardíacas.

Sağlıklı bir kalp, sağlıklı bir hayata götürür.

Um coração saudável leva a uma vida saudável.

kalp hastalığının tedavisi için Almanya'ya gidiyordu her yıl

ela foi para a Alemanha para o tratamento de doenças cardíacas todos os anos

Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.

Acredita-se que comer gordura demais causa afecções cardíacas.

Tom'un kalp sorunuyla ilgili bir geçmişi var mı?

O Tom tinha algum histórico de problemas cardíacos?

Cümleyi favorilerinizden çıkarmak için siyah kalp butonuna basın.

Para remover uma frase da sua lista de favoritos, clique no ícone preto em forma de coração.

Tom, kalp krizi geçirmesini umduğum en son kişidir.

- O Tom é a última pessoa que eu esperaria que tivesse um ataque cardíaco.
- O Tom é a última pessoa que eu esperaria que tivesse um infarto.

O eksik olarak oluşan kalp kapağı ile doğdu.

Ele nasceu com uma má formação em uma válvula do coração.

Bir cümleyi favorilerinize eklemek için beyaz kalp butonuna basın.

Para adicionar uma frase à sua lista de favoritos, clique no ícone branco em forma de coração.

O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.

Ele não morreu na colisão; na verdade, teve um ataque cardíaco antes da batida.

Tom bir kalp krizinden muzdaripti ve ambulans beklerken neredeyse ölüyordu.

Tom sofreu um ataque cardíaco e quase morreu esperando uma ambulância.

3 Aralık 1967 tarihinde, Doktor Barnard ilk insan kalp naklini gerçekleştirebildi.

Em 3 de dezembro de 1967 o Doutor Barnard realizou o primeiro transplante de coração em humanos.

Sağlıklı bir insanın kalp atışlarındaki süre aralığı yaklaşık olarak 0,8 saniyedir.

O tempo entre as batidas do coração de um humano saudável é de aproximadamente 0,8 segundo.

Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.

Tom quase teve um infarto quando viu Mary parada na beirada do telhado.

Avokado, kalp hastalıklarının tedavisinde çok kullanılan kimyasal bir bileşik olan beta-sitosterol'un potansiyel bir kaynağıdır.

O abacate é uma potencial fonte de beta-sitosterol, composto químico muito usado no tratamento de doenças cardíacas.

Bir kelebek bir kalbe: „Nerede huzur bulabilirim?“ diye sormuştu. Kalp: „Kendi içinde,“ diye cevap vermişti.

Uma borboleta perguntou a um coração: "Onde posso encontrar a paz?" O coração respondeu: "Em teu coração."

- Ne üzücü bir hikaye!
- Ne kalp kıran bir hikaye!
- Ne yürek sızlatan bir hikâye!
- Ne yürek parçalayan bir hikâye!
- Ne yürek parçalayıcı bir hikâye!

Que história comovente!

İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil ya da kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.

Uma boa cabeça e um bom coração constituem sempre uma combinação formidável. Mas se a isso se acrescenta uma língua ou uma pena cultas, então se tem algo muito especial.