Translation of "Gelmesi" in Russian

0.008 sec.

Examples of using "Gelmesi" in a sentence and their russian translations:

Onun gelmesi gerekiyordu.

Он должен был прийти.

Tom'un gelmesi gerekiyordu.

Тому надо было прийти.

Onların gelmesi şart.

Им надо прийти.

Onların gelmesi gerek.

- Им надо прийти.
- Надо, чтобы они пришли.

Onun gelmesi gerekiyor.

Ему нужно прийти.

- O gelmeli.
- Onun gelmesi gerek.
- Onun gelmesi gerekiyor.

Ей надо прийти.

- Tom gelmeli.
- Tom'un gelmesi gerekiyor.
- Tom'un gelmesi gerek.

Тому надо прийти.

- Mary gelmeli.
- Mary'nin gelmesi gerekiyor.
- Mary'nin gelmesi gerek.

Мэри надо прийти.

Tom'un öğleyin gelmesi bekleniyor.

Том должен явиться в полдень.

Onun yarın gelmesi bekleniyor.

Он должен приехать завтра.

Onun gelmesi olası değildir.

Вряд ли она придёт.

Tom'un buraya gelmesi beklenmiyor.

Том не должен приходить сюда.

Baharın gelmesi için sabırsızlanıyorum.

Я с нетерпением жду прихода весны.

Tom'un henüz gelmesi gerekmiyor.

Тому пока не нужно приходить.

Tom'un yakında gelmesi gerekiyor.

Том, по идее, должен скоро прийти.

Tom'un bugün gelmesi gerekiyor.

Том должен сегодня приехать.

Onların geç gelmesi benim hatamdı.

- Это моя вина, что они опоздали.
- Это я виноват, что они опоздали.
- Это они из-за меня опоздали.

Onun bizim partiye gelmesi olasıdır.

Может, он придёт на нашу вечеринку.

Tom'u gelmesi için ikna edebildim.

Мне удалось уговорить Тома прийти.

Tom'u gelmesi için ikna etmeliyim.

Я должен убедить Тома прийти.

Tom'un gelmesi çok olası değil.

Маловероятно, что Том придёт.

Eve gelmesi için ona yalvardı.

Он умолял её вернуться домой.

Onun öğleden önce gelmesi gerekirdi.

- Он должен был приехать до полудня.
- Он должен был приехать до двенадцати.

Ambulansın gelmesi ne kadar sürdü?

Долго скорая ехала?

Tom'un bugün buraya gelmesi gerekiyor.

Том должен сюда сегодня прийти.

Uçağımın 2.30'da gelmesi bekleniyor.

Предполагалось, что мой рейс прибудет в половине третьего.

Tom eğer istemezse gelmesi gerekmiyor.

Тому не нужно было приходить, раз он не хотел.

- Tom, Mary'ye eve gelmesi için yalvardı.
- Tom Mary'ye eve gelmesi için yalvardı.

Том умолял Мэри прийти домой.

Erken gelmesi istendiği için, erken geldi.

Он пришёл рано, как его и попросили.

Arkadaşlarımın gelmesi için yalvarmak zorunda kaldım.

Мне пришлось просить моих друзей, чтобы они приехали.

Tom'u gelmesi için nasıl ikna ettin?

Как ты уговорил Тома прийти?

O onun geri gelmesi için yalvardı.

Он умолял её вернуться.

Tom'un çok erken gelmesi beni şaşırttı.

Слишком ранний приход Тома застал меня врасплох.

Tom'un 2.30'a kadar gelmesi bekleniyor.

Том должен прийти к половине третьего.

Öğrenciler yaz tatilinin gelmesi için sabırsızlar.

Студенты с нетерпением ждут летних каникул.

Tom'un birkaç dakika içinde gelmesi gerekir.

Том должен появиться через несколько минут.

Tom'un buraya gelmesi için beklemek zorundayım.

Я должен ждать, пока Том не придет сюда.

Gelmesi için onu ikna etmek zorundayım.

Я должен убедить её приехать.

Tom'u gelmesi için ikna etmemiz gerekiyor.

- Нам нужно уговорить Тома приехать.
- Нам нужно уговорить Тома прийти.

Tom'un buraya gelmesi çok zaman alacak.

Тому слишком долго сюда добираться.

Tom'un bizimle gelmesi gerekiyordu, ama gelmedi.

Том сказал мне, что у него пара дел.

özsaygının da bununla beraber gelmesi gerektiğini öğretti.

оценка и самооценка так же должны идти изнутри.

Dana'nın bu tarafa gelmesi çok mantıklı olurdu.

Логично, что Дана пошла бы сюда.

Onun gece eve çok geç gelmesi tuhaf.

Странно, что она пришла домой поздно ночью.

Ben, dayımın gelmesi hakkında bir telgraf aldım.

Я получил телеграмму о приезде моего дяди.

Öğretmenlerimin öğrettiklerinin bana kolay gelmesi gerektiğini düşünürdüm.

Мне казалось, что то, чему учат учителя, должно даваться мне легко.

Tom'u eve gelmesi için ikna etmeye çalıştım.

Я пытался уговорить Тома прийти домой.

Benim tek istediğim şey o günün gelmesi.

Единственное, чего я хочу - чтобы пришёл этот день.

Sanırım Tom'un partiye yalnız gelmesi mümkün değil.

Я думаю, Том вряд ли придёт на вечеринку один.

Gerçeğin hoş olması, işine gelmesi veya gelmemesinden bağımsız.

даже если это не очень удобно или приятно.

Onun geç gelmesi ya da gelmemesi önemli değil.

- Не важно, поздно он придёт или нет.
- Неважно, опоздает он или нет.

Tom Mary'yi eve geri gelmesi için ikna edemedi.

Том не смог убедить Мэри вернуться домой.

Eve geri gelmesi için Tom'u nasıl ikna ettin?

- Как вы убедили Тома вернуться домой?
- Как ты убедил Тома вернуться домой?
- Как ты убедила Тома вернуться домой?

Tom partisine gelmesi için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.

Том пытался убедить Мэри прийти на его вечеринку.

Onun bu havada gelmesi hakkında bazı şüphelerim var.

Я сомневаюсь, что он придет в такую погоду.

Bunun bir daha meydana gelmesi ne kadar olası?

Какова вероятность, что это повторится?

Bu arada, onun gelmesi durumunda, beni beklemesine izin verin.

Кстати, если он вдруг придёт, то пусть дождётся меня.

Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.

То, что он обычно опаздывал на работу, было плохо, но то, что он пришёл пьяным, стало последней каплей, и мне придётся его уволить.

Bu yalnızlık biçiminin üstesinden gelmesi için ilk adım atılmış oluyor.

он делает первые шаги к тому, чтобы справиться с этой формой одиночества.

İkinci bir görüş istiyor musunuz? Derhal buraya gelmesi için başka bir doktor çağırabilirim.

Вы хотите услышать другое мнение? Я могу в любой момент пригласить другого доктора.

- Tom'un gelecek sefer çok erken gelmesine gerek yok.
- Tom'un gelecek sefer çok erken gelmesi gerekmiyor.

Тому не надо в следующий раз так рано приходить.

Tom "Doğum günün kutlu olsun" şarkısını söylemeye restorana gelmesi için ünlü bir şarkıcıya on bin dolar verdi.

Том дал известному певцу десять тысяч долларов, чтобы он пришел в ресторан и спел "С днем рождения".

Bizimle Boston'a gelmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım fakat o yapmak zorunda olduğu başka şeyleri olduğunu söyledi.

Я попытался убедить Тома поехать с нами в Бостон, но он сказал, что у него были другие дела, которые он должен был сделать.

- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin kombinasyonu enteresan bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir neticeye yol açtı.

- Сочетание всех этих факторов привело к интересному результату.
- Сочетание этих факторов привело к интересному результату.