Translation of "ıslak" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "ıslak" in a sentence and their spanish translations:

Havlu ıslak.

La toalla está mojada.

Saçı ıslak.

Tiene el pelo mojado.

Köpekler ıslak.

Los perros están mojados.

Cadde ıslak.

La calle está mojada.

O ıslak.

Está mojado.

Tom ıslak.

Tom está mojado.

Benim pantolon ıslak.

Mis pantalones están húmedos.

Zemin hâlâ ıslak.

El piso todavía está mojado.

Battaniye hâlâ ıslak.

La cobija aún está mojada.

Bu çok ıslak.

Está muy mojado.

Tom neden ıslak?

¿Por qué está Tom mojado?

Zemin ıslak görünüyor.

El suelo parece mojado.

Yağmur yağıyor. Yollar ıslak.

Ha estado lloviendo. Las carreteras están mojadas.

Kediler ıslak olmaktan hoşlanmazlar.

A los gatos no les gusta estar mojados.

Tom ıslak çoraplarını çıkardı.

- Tomás se quitó los calcetines mojados.
- Tomás se quitó las medias mojadas.
- Tomás se sacó los calcetines mojados.
- Tomás se sacó las medias mojadas.

O, ıslak çoraplarını çıkardı.

- Se quitó las medias mojadas.
- Se sacó las medias mojadas.
- Se quitó los calcetines mojados.
- Se sacó los calcetines mojados.

Dikkatli ol, yer ıslak.

¡Ten cuidado! El piso está humedo.

Tom ıslak mayosunun suyunu sıktı.

Tom escurrió el agua de su traje de baño húmedo.

Bu mumu yakamıyorum. O ıslak.

No puedo encender esta vela. Está mojada.

O, ıslak tişört yarışmasını kazandı.

Ganó el concurso de las remeras mojadas.

Çünkü o, kirli ve ıslak.

Porque está sucio y mojado.

Kapının üzerinde ıslak boya var.

Hay pintura fresca en la puerta.

Tom eve sırılsıklam ıslak vardı.

Tom llegó empapado a casa.

Gece yağmur yağmış olmalı, sokak ıslak.

Debe de haber llovido esta noche, la calle está mojada.

Kız, göz yaşlarıyla hâlâ ıslak yüzünü kaldırdı.

La niña levantó su cara, aún húmeda por las lágrimas.

Dört çekerli arabalar kaygan ve ıslak düzeylerde direnebilir.

Los coches con tracción total se destacan en superficies resbaladizas y mojadas.

Tom ıslak giysilerini kuru bir şeyle değiştirmek istiyor.

Tom quiere cambiarse la ropa mojada por algo seco.

Tom banyodan henüz çıktı ve saçları hâlâ ıslak.

Tom acaba de salir de la ducha y todavía tiene el pelo mojado.

Tom çamaşır ipine üç çift ıslak kot astı.

Tom colgó los tres pares de jeans húmedos en el tendedero.

Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.

Tom limpió la parte superior de la mesa con un trapo húmedo.

Şimdi soğuk, ıslak ve tehlikeli araziye geri dönme zamanım geldi.

Es hora de volver a ese terreno frío, húmedo y peligroso.

Burada sığınak yapabileceğim tek şey ıslak çalılar, yosun ve taşlar.

Lo único que tengo de refugio es brezo mojado, musgo y roca.

- Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
- Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.

La pintura del asiento en donde te estás sentando aún no está seca.

Soğuk ve ıslak bir geceydi ve yorgunum. Ama gün doğduğunda yolumuza devam ediyoruz.

Fue una noche fría y húmeda, y estoy cansado. Pero, al amanecer, nos ponemos en movimiento.