Translation of "Anlayamadı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Anlayamadı" in a sentence and their spanish translations:

O, cümleyi anlayamadı.

- Él no podía entender la oración.
- Él no lograba entender la frase.

O şakayı anlayamadı.

No entendió el chiste.

Onların niçin dövüştüklerini anlayamadı.

Ella no podía entender por qué se peleaban.

Tom onu tamamen anlayamadı.

Tom no pudo entenderlo mucho.

Tom, Mary'nin esprisini anlayamadı.

- Tom no pudo entender el chiste de Mary.
- Tom no entendió el chiste de María.

İlk bakışta Mary'yi anlayamadı.

Tom no podía comprender a Mary en un comienzo.

Tom, Mary'yi hiç anlayamadı.

Tom no pudo entender para nada a Mary.

O bütün hikayeyi anlayamadı.

Ella no pudo comprender el cuento entero.

Tom Mary'nin ne söylediğini anlayamadı.

Tom no pudo entender lo que Mary estaba diciendo.

Tom Mary'nin ne düşündüğünü anlayamadı.

Tom no podía adivinar qué estaba pensando Mary.

Ve onlar da bu intiharı anlayamadı.

y tampoco entendían el suicidio.

Onlardan hiçbiri onun ne kastettiğini anlayamadı.

Ninguno de ellos fue capaz de entender lo que ella estaba insinuando.

Tom işaretin ne anlama geldiğini anlayamadı.

Tom no entendía lo que significaba el signo.

Tom Mary'nin ona niçin güldüğünü anlayamadı.

Tom no podía entender por qué Mary se reía de él.

Tom Mary'nin ondan niçin hoşlanmadığını anlayamadı.

Tom no podía entender por qué no le gustaba a Mary.

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.

Tom no pudo comprender qué trataba de decir Mary.

Tom Mary'nin gerçekten ne istediğini anlayamadı.

Tom no pudo comprender que quería realmente Mary.

Tom Mary'nin niçin gitmek zorunda olduğunu anlayamadı.

Tom no podía entender por qué Mary se tenía que ir.

Tom Mary'nin söylediği herhangi bir şeyi anlayamadı.

Tom era incapaz de entender nada de lo que María decía.

Tom onu Mary'ye açıklasa bile o hala anlayamadı.

- Aún cuando Tom trató de explicárselo a Mary, ella aún no lo podía entender.
- A pesar de que Tom trató de explicárselo a Mary, ella todavía no podía entender.

Tom, Mary'nin neden bu kadar garip davrandığını anlayamadı.

Tom no entendía por qué María se estaba comportando de una forma tan extraña.

Tom başka hiç kimsenin niçin mutlu görünmediğini anlayamadı.

Tom no podía entender por qué nadie más parecía estar contento.

Tom Mary'nin onu dinlemeyi bile niçin reddettiğini anlayamadı.

Tom no entendía por qué Mary hasta se rehusaba a escucharlo.

Tom Mary'nin onu ziyaret etmek için niçin asla gelmediğini anlayamadı.

Tom no podía entender por qué Mary no iba nunca a visitarle.

- Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu anlayamadı.
- Tom, Mary'nin ne hakkında konuştuğunu çıkaramadı.

Tom no pudo comprender de qué estaba hablando Mary.