Translation of "Böylesine" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Böylesine" in a sentence and their spanish translations:

Böylesine olumsuz bir cümleyi çevirmeyeceğim.

Yo no traduciré una frase tan negativa.

Tom böylesine mutlu bir kişiydi.

Tom era una persona tan feliz.

O böylesine kaçık bir fikir.

Es una idea tan tonta.

O böylesine güzel bir ses.

Es una canción preciosa.

Böylesine saçmalığa nasıl inanabileceğini bilmiyorum.

No sé cómo podés creer esas tonterías.

Böylesine bir fırsatı es geçemem.

No puedo dejar pasar esa oportunidad.

- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl edindin?
- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl kazandın?

¿Cómo conseguiste una suma tan grande de dinero?

Hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

no pude sino sentir que había cometido un error

Böylesine bir yasaya uymak zorunda değilsin.

No necesitas obedecer una ley así.

Böylesine bir hata yapmak senin aptallığın.

Es estúpido de tu parte cometer semejante error.

Böylesine kötü bir geleneği ortadan kaldırmalıyız.

Debemos eliminar costumbres malas como esa.

Böylesine kötü bir çocuk asla görmedi.

Él jamás había visto a un niño tan malo.

Böylesine loş bir odada çalışmak imkansızdır.

Es imposible trabajar en un cuarto tan mal iluminado.

Böylesine soğuk bir gecede onu bekletmemeliydin.

- Tú no debiste haberla tenido esperando en una noche tan fría.
- No deberías haberla tenido esperando en una noche tan fría.

Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?

¿Pero quién te dijo esa historia tan ridícula?

Köprü böylesine ağır bir yükün altında çökecek.

El puente cederá ante una carga tan pesada.

Böylesine bir günde canım dışarı çıkmak istemiyor.

No me dan ganas de salir en un día así.

Böylesine pahalı bir bisikleti alacak kadar delisin.

Estás loco por comprar una bicicleta tan cara.

Böylesine iyi bir fırsatın kaçmasına izin verme.

No dejes pasar tan buena oportunidad.

Böylesine şiddetli bir kar yağışı asla olmadı.

Jamás hemos tenido una nevada tan intensa.

Hiç böylesine güzel bir film gördün mü?

¿Ya había visto una película tan bonita?

Böylesine uzun bir uçuştan sonra muhtemelen yorgunsun.

Probablemente estés cansado después de un vuelo tan largo.

Tom böylesine tehlikeli bir yere gitmek istemiyor.

- Tom no quiere ir a un lugar tan peligroso.
- Tom no quiere ir a un sitio tan peligroso.

Böylesine pahalı bir araba almak söz konusu değil.

Comprar un coche tan caro está fuera de cuestión.

Sen böylesine çılgın bir sürücüsün; beni deli ediyorsun.

Eres un conductor tan loco; me vuelves loco.

Doktor böylesine acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.

El doctor sabía manejar situaciones de emergencia como ésta.

Sağlık açısından bakıldığında Tokyo böylesine güzel bir yer değil.

Desde el punto de vista de la salud, Tokio no es un lugar tan bueno para vivir.

Ben böylesine pahalı bir restoranda yemek yemeği göze alamam.

- No me puedo permitir comer en un restaurante tan caro.
- No me puedo permitir ir a comer a restaurantes tan caros.

Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.

Cuesta mucho dinero mantener una casa tan grande.

Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.

Es muy lindo de tu parte que me mandes un obsequio tan lindo.

Bu herhangi bir öğrencinin çözebileceği böylesine kolay bir problem.

Este es un problema tan fácil que cualquier estudiante puede resolver.

Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?

¿Has visto alguna vez una puesta de sol tan bella?

Böylesine kişisel bir soru sorduğum için lütfen beni affet.

Por favor perdóneme por hacer una pregunta tan personal.

Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.

Jamás pensé que tendría que sostener a una familia tan numerosa.

Mary böylesine küçük bir araba aldığı için Tom şaşırmıştı.

Tom se sorprendió de que María comprara un auto tan pequeño.

Böylesine bir mükemmelliğe ulaşmak için ne kadar süre eğitim gördün?

¿Cuánto tiempo entrenaste para obtener tal perfección?

- Ben böyle büyük bir balina görmedim.
- Böylesine büyük bir balina asla görmedim.

Nunca había visto una ballena tan grande.

. Ama yine de Ay'ın yüzeyine böylesine büyük bir uzay aracını indirme problemi vardı

cohetes más pequeños y ensamblándola en órbita alrededor de la Tierra.