Translation of "Imkansızdır" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Imkansızdır" in a sentence and their spanish translations:

Mutlu olmamız imkansızdır.

nos será imposible encontrar la felicidad.

Havasız yaşamak imkansızdır.

- Vivir sin aire es imposible.
- Es imposible vivir sin aire.

Bazı şeyler imkansızdır.

Algunas cosas son imposibles.

Susuz yaşamak imkansızdır.

- No se puede vivir sin agua.
- Vivir sin agua es imposible.

O adada yaşamak imkansızdır.

Es imposible vivir en esa isla.

Bu benim için imkansızdır.

Eso es imposible para mí.

Algılama olmadan yaratmak imkansızdır.

No es posible concebir sin percibir.

Depremleri önceden bilmek imkansızdır.

- Es imposible predecir los terremotos.
- Los terremotos son imposibles de predecir.

Onun teoriyi anlamasını sağlamak imkansızdır.

Es imposible hacerle entender la teoría a ella.

O işi benim yapmam imkansızdır.

Me es imposible hacer ese trabajo.

Onun el yazısını okumak imkansızdır.

- No es posible leer su letra.
- Es imposible de descifrar su escritura.

Sigarayı bırakmak onun için imkansızdır.

Le resulta imposible dejar de fumar.

Sanırım obua çalmayı öğrenmem imkansızdır.

Supongo que es imposible que yo aprenda a tocar el oboe.

Başka kayıplar olmadan kazanmak imkansızdır.

Es imposible ganar sin que otro pierda.

Onun yeni teoriyi anlamasını sağlamak imkansızdır.

Es imposible hacerle entender la nueva teoría.

Böylesine loş bir odada çalışmak imkansızdır.

Es imposible trabajar en un cuarto tan mal iluminado.

Borsayla uğraşan insanlar bilir. Bu neredeyse imkansızdır.

Las personas que se ocupan del mercado de valores lo saben. Esto es casi imposible.

Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.

- Ir de día de campo es imposible si no hay agua.
- Es imposible acampar en un lugar donde no hay agua.

Bir yıl ya da benzer sürede İngilizceye hakim olmak imkansızdır.

Es imposible dominar el inglés en un año más o menos.

- Benim sorunu çözmem mümkün değildir.
- Problemi çözmek benim için imkansızdır.

Me es imposible resolver el problema.

Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.

No importa como lo intentemos, es imposible distinguir la buena gente de la mala por la apariencia externa.

Her zaman bir kahraman olmak imkansızdır ama her zaman bir erkek kalabilirsin.

Es imposible ser siempre un héroe, pero siempre puedes seguir siendo un hombre.

- Öyle yapmam imkansız.
- Benim öyle yapmam imkansızdır.
- Öyle yapmak benim için imkansız.

Es imposible para mí hacerlo así.

Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.

Aunque exista vida en otras galaxias, es imposible para el hombre viajar a la velocidad de la luz para estudiarla.

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

Los números primos son como la vida: son totalmente lógicos, pero es imposible descubrir sus reglas, aunque te pases todo el tiempo pensando en ellos.