Translation of "Kalem" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Kalem" in a sentence and their spanish translations:

- Kalem kırık.
- Kalem kırılmış.

El bolígrafo está roto.

Kalem siyah.

El lápiz es negro.

- Bir kalem almalıyım.
- Bir kalem bulmalıyım.

Necesito conseguir un bolígrafo.

- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
- Kalem çantası masanın üstünde.

El estuche está sobre la mesa.

Bu kalem beyazdır.

Este lápiz es blanco.

Kalem, mürekkep akıtıyor.

El bolígrafo está derramando tinta.

Kalem kılıçtan daha güçlüdür.

La pluma es más fuerte que la espada.

Tükenmez kalem masanın üstünde.

La estilográfica es sobre la mesa.

Ona bir kalem alacağım.

Le compraré un lápiz.

Kalem daima kılıcı yener.

La pluma siempre vence la espada.

Bu kalem en iyisidir.

- La pluma es la mejor.
- El bolígrafo es el mejor.

Mesela, bu bir kalem.

Por ejemplo, esto es un bolígrafo.

İşte bir dolma kalem.

- Aquí tienes un bolígrafo.
- Toma, un boli.

Bu uzun bir kalem.

Este es un lápiz largo.

Bir kalem alabilir miyim?

¿Me puedes prestar un boli?

Üniversitede bir kalem kullanıyorsun.

Vos usás una pluma en una universidad.

Bu, belgeyi imzaladığı kalem.

Éste es el bolígrafo con el que él firmó el documento.

Bu kalem senin mi?

¿Es tuyo este lápiz?

Bu kalem kullanabilir miyim?

¿Puedo usar este bolígrafo?

O bir kurşun kalem.

Eso es un lápiz.

Bu kalem ne kadar?

¿Cuánto cuesta este bolígrafo?

Mavi bir tükenmez kalem, kırmızı ve siyah bir tükenmez kalem istiyorum.

- Quiero un bolígrafo azul, uno rojo y uno negro.
- Quiero una birome azul, una roja y una negra.
- Quiero un lápiz azul, uno rojo y uno negro.

Herkes için bir kalem var,

Hay un lápiz para cada persona,

Arabada hiç kalem var mıdır?

¿Hay algún bolígrafo en el coche?

Masada hiç dolma kalem yok.

No hay bolígrafos encima del escritorio.

Bir tükenmez kalem ile yazın.

Escribe con un bolígrafo.

Tom bana bir kalem verdi.

- Tom me ha dado un bolígrafo.
- Tom me dio un bolígrafo.

Onun kalem emme alışkanlığı var.

Tiene la costumbre de chupar el lápiz.

İki düzine kalem satın aldım.

Compré dos docenas de lápices.

Dün kaybettiğim dolma kalem yeniydi.

La birome que perdí ayer era nueva.

Bu dolma kalem iyi yazmaz.

Esta pluma no escribe bien.

Bana kırmızı bir kalem verin.

- Dame un lápiz rojo.
- Deme un lápiz rojo.

Bu kurşun kalem bana ait.

Este lápiz es mío.

Yazı yazdığım kalem Tom'a aittir.

La pluma con la que escribo le pertenece a Tom.

Bu en iyi dolma kalem.

Este es el mejor bolígrafo.

Bu kalem seninki. Benimki sırada.

Este lápiz es suyo, el mío está en la mesa.

O bana bir kalem verdi.

Me dio un lápiz.

Ünlü romancının yazdığı kalem budur.

Éste es el bolígrafo con el que escribía el famoso novelista.

Bu kalem ne kadar uzundur?

¿Cuánto mide este lápiz?

Burada beş kurşun kalem var.

Aquí hay cinco lápices.

Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.

El lápiz está romo. Necesita un afilado.

Bu kalem şundan daha iyi.

Este lápiz es mejor que aquel.

Lütfen bana bir kalem bırak.

Por favor, déjame una pluma.

Bir de Dixon kalem şirketi var.

Y luego está la compañía de lápices Dixon,

Ayrıca kurşun kalem sıradan bir kullanıcının

Y el lápiz es algo en lo que, yo creo,

Masada hiç dolma kalem var mı?

¿Hay bolígrafos sobre el escritorio?

Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?

- ¿Me prestás un lápiz?
- ¿Me prestas un lápiz?

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

No deberías escribir una carta con un lápiz.

Tom'un elinde bir dolma kalem var.

Tom tiene un bolígrafo en la mano.

Cümle düzenlemek için kalem ikonuna tıklayın.

Para editar una frase, haga clic en el icono de lápiz.

İsmi "kalem" olan bir arkadaşım var.

- Tengo un amigo cuyo apodo es "Lápiz".
- Tengo un amigo cuyo sobrenombre es "lápiz".

Bana bir kalem ödünç verebilir misin?

- ¿Me dejas un boli?
- ¿Me prestarías un bolígrafo?

Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?

¿Cuántas biromes hay en el escritorio?

Elma ile kitap arasında bir kalem var.

Hay un bolígrafo entre la manzana y el libro.

O güzel uçlu bir kurşun kalem kullanır.

Él usa un lápiz de punta fina.

Bir dolma kalem aldım fakat onu kaybettim.

Compré un bolígrafo, pero lo perdí.

Babam bana yeni bir dolma kalem verdi.

Mi padre me regaló una pluma estilográfica nueva.

Masada iki ya da üç kalem var.

Hay dos o tres bolígrafos sobre el escritorio.

Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım.

Ayer compré un bolígrafo igual al tuyo.

Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

Compré un bolígrafo como regalo para tu cumpleaños.

Onlardan her birine üç kurşun kalem verdim.

Di tres lápices a cada uno de ellos.

Bir dolma kalem ve kâğıda ihtiyacım var.

Necesito un bolígrafo y papel.

Bu iki kalem benzer ama aynı değil.

Estos dos lápices son similares, pero no son iguales.

Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

Tom sacó un lápiz y se puso a escribir.

Tom kaç tane kurşun kalem alacağını belirtmedi.

Tom no especificó cuántos lápices comprar.

Bana bir kurşun kalem ödünç verir misin?

¿Me puedes prestar un lápiz?

Bana bir tükenmez kalem ödünç verebilir misin?

¿Me dejas un bolígrafo?

- Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi?
- Bu dolmakalem mi yoksa kurşunkalem mi?

¿Esto es un bolígrafo o un lápiz?

Yaygın bilinen başka bir test ise, kalem testiydi.

Otra prueba conocida era la "prueba del lápiz":

- Bu kalem ne kadar?
- Bu kalemin maliyeti nedir?

- ¿Cuánto cuesta este bolígrafo?
- ¿Cuánto cuesta esta pluma?

Lütfen adını yazmak için bir kurşun kalem kullan.

Escriba su nombre con lápiz, por favor.

O, onların her birine bir kurşun kalem verdi.

Le dio un lápiz a cada quien.

- Bu bir kurşun kalemdir.
- Bu bir kurşun kalem.

Esto es un lápiz.

Bir kurşun kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç veririm.

Si quieres un lápiz, te prestaré uno.

Eğer bir kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç verebilirim.

Si quieres una pluma, te prestaré una.

Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.

El joven niño usa ceras para hacer un dibujo.

Renk benim için fark etmez, bana bir kalem getir.

No me importa el color, solo tráeme un bolígrafo.

Hangisi daha uzun, bu kalem mi yoksa o mu?

¿Cuál de estos bolígrafos es más largo, ése o éste?

Doğum günü hediyen olarak sana bir dolma kalem aldım.

Compré un bolígrafo como regalo para tu cumpleaños.

Benim dolma kalem ile ne yaptın? Bir dakika önce buradaydı.

¿Qué has hecho con mi boli? Estaba aquí hace un minuto.

- O bana bir kurşunkalem verdi.
- O bana bir kalem verdi.

Me dio un lápiz.