Translation of "Okuma" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Okuma" in a sentence and their spanish translations:

Yürürken okuma.

No leas mientras caminás.

Günlüğümü okuma.

No leas mi diario.

Günlüğümü okuma!

¡No leas mi diario!

Okuma zihni geliştirir.

Leer desarrolla la mente.

Okuma sırası sende.

Es tu turno de leer.

Okuma benim tutkum.

La lectura es mi pasión.

Kitaplar okuma ilginçtir.

Leer libros es interesante.

Okuma odasında konuşma.

No hables en la sala de lectura.

Okuma hakkında tutkuluyum.

Me apasiona la lectura.

Tıp okuma kararını alkışlıyorum.

Aplaudo tu decisión de estudiar medicina.

Okuma beni mutlu eder.

Leer me hace feliz.

Okumak istemiyorsan, öyleyse okuma.

Si no quieres leer, no leas.

O okuma yazma bilmiyor.

Él es analfabeto.

Tom'un okuma sorunu var.

A Tom le cuesta leer.

Okuma gözlüklerimi nereye koydum?

¿Dónde puse mis lentes de lectura?

Bunlar benim okuma gözlüklerim.

Estos son mis anteojos para leer.

Mary okuma gözlüğünü kaybetti.

- María perdió sus lentes de lectura.
- A María se le perdieron sus lentes de lectura.

Fizik okuma hakkında tutkuluyuz.

Nos apasiona estudiar física.

Çocukken okuma konusunda sorun yaşamıştım.

Cuando era chico, me costaba leer.

Buna sadece okuma testleri değil,

Y no solo en pruebas de lectura,

Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.

Mi decisión de estudiar en el extranjero sorprendió a mis padres.

Tom'un okuma gözlüklerine ihtiyacı var.

Tom necesita lentes de lectura.

Bu bir meydan okuma mı?

¿Es esto un desafío?

Ben bir meydan okuma istiyorum.

Quiero un desafío.

Okumak istemiyorsan, o zaman okuma.

Si no quieres leer, no leas.

Nadiren okuma için zaman bulabilirim.

Casi nunca encuentro tiempo para la lectura.

Avrupa ve ABD evrensel okuma yazmaya

Europa y EE.UU. alcanzaron la alfabetización universal

Oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

cuando su hijo está en edad universitaria

- Saçmalama.
- Bana maval okuma.
- Bana saçmalama.

No me bolacees.

- Ben okuma yazma bilmiyorum.
- Ben cahilim.

- Soy analfabeta.
- Soy analfabeto.

- Disleksik misin?
- Okuma güçlüğü mü çekiyorsun?

¿Eres disléxico?

- Bu cümleyi okumayın.
- Bu cümleyi okuma.

- No leas esta frase.
- No lea usted esta frase.
- No leas esta oración.

Buradaki ışık okuma için yararlı değil.

Aquí la luz no es buena para leer.

Okuma konusunda gerçekten zor bir dönem geçirdim.

Me costaba mucho leer.

okuma ve matematikte minimum yeterlik seviyesine ulaşamıyor.

no cumplen con el nivel mínimo de competencia para lectura y matemáticas.

Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.

solo un 15 % de los europeos sabían leer o escribir.

Fakat o yıllarda kadınlarda okuma yazma oranı

Pero la tasa de alfabetización de las mujeres en esos años.

Genç bir oğlanken, dedektif hikayaleri okuma bağımlısıydım.

De niño yo era adicto a la lectura de cuentos policiales.

Niçin böyle bir kitabı okuma ihtiyacı duyuyorsun?

¿Por qué necesitas leer semejante libro?

- Bu bir meydan okuma olacak.
- Çetin geçecek.

Será un desafío.

Patronum kitapları çok hızlı okuma yeteneğine sahiptir.

Mi jefe tiene la capacidad de leer libros muy rápidamente.

Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

No desafíes a alguien que no tiene nada que perder.

Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.

Tom enfrenta un desafío.

Fransızca hakkında iyi bir okuma bilgisi var.

Él tiene un buen manejo en la lectura del francés.

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

Leer a los niños todos los días también parece ser muy importante.

Okuma bir kez kazanıldığında asla kaybolmayan alışkanlık türüdür.

La lectura es la clase de hábito que no se pierde una vez adquirido.

Bu yıl benim için yeni bir meydan okuma.

Este año es un nuevo desafío para mí.

Yalan olmak zorunda; "Çok zor, çok büyük bir meydan okuma."

La mentira va a ser: "Eso es muy difícil, es muy grande".

İkinci sınıfta, öğrencilerin temel okuma ve yazma becerilerine sahip olması beklenmektedir.

En segundo grado, se espera que los estudiantes tengan habilidades básicas de lectura y escritura.

Her gün farklı bir meydan okuma var fakat o okula devam ediyor.

Cada día es un desafío diferente, pero ya está en la escuela.

Sonunda Viking zihniyetiyle ilgili beni etkileyen şey , ölüm karşısındaki meydan okuma değil

Lo que finalmente me sorprende de la mentalidad vikinga no es tanto el desafío frente a la