Translation of "Silahını" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Silahını" in a sentence and their spanish translations:

Silahını indir.

- Baja tu arma.
- Baja el arma.

Silahını bırak.

¡Suelta tu arma!

Silahını seç.

Elige tu arma.

Cinayet silahını bulduk.

Encontramos el arma homicida.

Silahını bana doğrultma.

No me apuntes con tu arma.

Bana silahını ver.

Deme su arma.

Tom silahını doldurdu.

Tom cargó el arma.

Silahını kimseye doğrultma.

No apuntes a nadie con tu arma.

Silahını yere at.

Tira tu pistola al suelo.

Silahını buraya fırlat.

Lanza tu pistola hacia aquí.

Polis! Silahını bırak!

¡Policía! ¡Tira el arma!

Silahını çekti ve dedi :

Ella desenfundó su pistola y dijo:

Asker silahını adama doğrulttu.

El soldado apuntó con su arma al hombre.

Polis silahını adama doğrulttu.

El policía le apuntó con su pistola al hombre.

Tom silahını Mary'ye doğrulttu.

Tom apuntó su arma hacia María.

Tom belinden silahını çekti.

Tom tiró de su pistola para sacarla del cinturón.

Tom silahını kılıfından çıkardı.

Tom desenfundó su pistola.

Tom silahını yeniden doldurdu.

Tom recargó su arma.

Silahını nerede sakladığını biliyorum.

- Sé dónde guardas tu pistola.
- Conozco dónde mantienes tu pistola.

Adam aniden silahını ateşlemeye başladı.

De repente el hombre comenzó a disparar con su arma.

Tom silahını yastığının altına koydu.

Tom puso su arma abajo de la almohada.

Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.

El policía le ordenó al sospechoso que soltara su arma.

Tom uzun zamandır silahını temizlemiyor.

Tom no ha limpiado su arma en mucho tiempo.

Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.

Tom entró al cuarto con su arma desenfundada.

Mary silahını aldı ve onu vurdu.

María sacó su pistola y disparó.

Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.

Tom ocultó el arma en la jarra de galletas encima del refrigerador.

- John onu vurduğunda, Tom silahını Mary'ye hedefliyordu.
- John ona ateş ettiğinde Tom tabancasını Mary'ye doğrultuyordu.

Tom estaba apuntando con su pistola a Mary cuando John le disparó.