Translation of "Yumurtalar" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Yumurtalar" in a sentence and their spanish translations:

Yumurtalar istiyorum.

Quiero huevos.

Yumurtalar nerede?

¿Dónde están los huevos?

Bakın, küçük yumurtalar.

Miren los huevos.

Affedersiniz, yumurtalar nerede?

Disculpe, ¿dónde están los huevos?

Affedersiniz. Yumurtalar nerede?

Perdone, ¿dónde están los huevos?

Yumurtalar hala sıcak.

Los huevos todavía están calientes.

Yumurtalar nerede, lütfen?

Por favor, ¿dónde están los huevos?

Yumurtalar düzine ile satılırlar.

Los huevos se venden por docenas.

Üzgünüm, ama yumurtalar nerede ?

Disculpe, ¿dónde están los huevos?

Yumurtalar asla kahvaltıyı kaçırmaz.

Los huevos no faltan en mi desayuno.

Siyah tavuklar beyaz yumurtalar yumurtlar.

Las gallinas negras ponen huevos blancos.

Yazın yumurtalar çok çabuk bozulur.

En verano, los huevos se ponen malos enseguida.

Tüm bu yumurtalar taze değildir.

Todos estos huevos no están frescos.

Bu yumurtalar düzineyle mi satılır?

¿Estos huevos se venden por docenas?

Bu sadece yumurtalar için geçerli değil,

Y no sólo aplica a los huevos,

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

Puso los huevos atrás, en la oscuridad. Era imposible verlos.

Yumurtalar en az beş dakika kaynatılmalıdır.

Los huevos deberían ser hervidos durante al menos cinco minutos.

Acaba yumurtalar neden düzine olarak satılıyor.

Me pregunto por qué los huevos se venden por docena.

Sanırım az önce yediğim yumurtalar bozuktu.

Creo que los huevos que acabo de comer estaban podridos.

Çocuk dairesinin penceresinden insanlara yumurtalar atmayı seviyordu.

Al chico le gustaba tirarle huevos a la gente desde la ventana de su departamento.

O, bir çiftçiden yumurtalar ve süt aldı.

Él le compró huevos y leche a un granjero.

Siyah bir tavuk bile beyaz yumurtalar yumurtlar.

Incluso una gallina negra pone huevos blancos.

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

Pero, para el superviviente, los huevos casi siempre son buena energía.

Vücudunun büyük bir kısmı o yumurtalar için feda ediliyor.

Una gran parte de su cuerpo está destinada a los huevos.

Bir doktor bana yumurtalar yemenin benim için kötü olduğunu söyledi.

- Un médico me ha dicho que comer huevos era malo para mi salud.
- Un médico me dijo que comer huevos era malo para mí.

Beyaz yumurtalar ile kırmızı yumurtaların arasında bir tat farkı var mı?

¿Hay diferencia de sabor entre los huevos blancos y los huevos rojos?

İlk yumurtalar yaklaşık iki ay önce bırakıldı. O yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı.

Los primeros huevos fueron puestos hace casi dos meses y, ahora, están empezando a eclosionar.