Translation of "Senior" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Senior" in a sentence and their turkish translations:

Visually senior

görsel olarak üst düzey

I'm a senior.

Ben kıdemliyim.

Tom is a senior.

Tom bir kıdemli.

Sami wasn't a senior.

Sami kıdemli değildi.

You must respect senior citizens.

Yaşlı vatandaşlara saygı göstermelisin.

Tom is a senior member.

Tom kıdemli bir üyedir.

I graduated from senior high.

Ben yüksek düzeyden mezun oldum.

Tom is a senior executive.

Tom üst düzey bir yöneticidir.

I'm already a senior citizen.

- Zaten yaşlı bir vatandaşım.
- Zaten kıdemli bir vatandaşım.

I'm a senior at Harvard.

Harvard'ta son sınıf öğrencisiyim.

Tom is a senior partner.

Tom büyük ortak.

- Tom is two years senior to me.
- Tom is two years my senior.

Tom benden iki yıl kıdemlidir.

Dangerous by NASA’s most senior engineers.

olarak değerlendirildi .

With the CEO and senior executives,

derin sohbetlere çok zaman ayırdım

I'm a senior high school student.

Ben bir lise öğrencisiyim.

Tom is a high school senior.

Tom lise son sınıf öğrencisi.

I'm a senior in high school,

Lise son sınıftayım,

Tom is a senior at Harvard.

Tom Harvard'da bir son sınıf öğrencisi.

Tom is in his senior year.

Tom son sınıfında.

We have "Senior Helper" for the adults.

Yetişkinlere "büyük yardımcı" diyoruz.

Are you a senior high school student?

Lise son sınıf öğrencisi misin?

He is now a senior at Harvard.

O, Harvard'da son sınıf öğrencisi.

I am a senior at Hyogo University.

Hyogo Üniversitesinde son sınıf öğrencisiyim.

Tom is now a senior at Harvard.

Tom şimdi Harvard'da bir son sınıf öğrencisi.

Kim was two years senior to him.

Kim ondan iki yıl kıdemliydi.

American senior citizens are comparatively well-off.

Amerikalı yaşlı vatandaşların nispeten hali vakti yerinde.

Tom will be a senior next year.

Tom gelecek yıl son sınıf öğrencisi olacak.

A senior executive who has recently been hired

oldukça başarılı bir holding tarafından

Even the senior executive was in this place,

ve üst düzey yöneticinin olduğu yer

The actor is two years senior to me.

Aktör benden iki yıl daha kıdemli.

He holds a senior position in the government.

O, hükümette üst düzey bir konuma sahiptir.

She holds a senior position in the government.

O hükümette üst düzey bir konuma sahiptir.

She is senior to me by three years.

O, bana göre üç yıl kıdemli.

She is senior to me by two years.

O bana göre iki yıl kıdemli.

She is senior to me by six years.

O bana göre altı yıl kıdemli.

No, we hadn't hired a senior guy in years.

Hayır, senelerdir kıdemli birini işe almadık.

Which is that of someone 10 years their senior.

kendilerinden 10 yaş daha olgun biriyle aynı.

We look up to him as a good senior.

Biz onu iyi bir kıdemli olarak görünüyoruz.

Of course, many senior citizens are happy with retirement.

Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur.

I got expelled from school during my senior year.

Son sınıf boyunca okuldan atıldım.

It will be great to go to senior high.

Liseye gitmek harika olacak.

Tom was class president when he was a senior.

Tom, son sınıf öğrencisi iken sınıf başkanıydı.

He graduated from a senior high school with honors.

Liseden onur derecesiyle mezun oldu.

Fadil appeared to be a typical high school senior.

Fadıl tipik bir lise son sınıf öğrencisi olarak görünüyordu.

Sami works for Honda as a senior credit analyst.

Sami, Honda için kıdemli kredi analisti olarak çalışıyor.

Senior executives spend a lot of time training their subordinates.

Üst düzey yöneticiler astlarına eğitim vermek için çok zaman harcıyorlar.

This seminar will target senior marketing leaders from Japanese firms.

Bu seminer Japon firmalarından üst düzey pazarlama liderlerini hedef alacaktır.

The summer between my junior and senior year of college,

Üniversitedeki üçüncü ve dördüncü senem arasındaki yazda

- It's popular among senior citizens.
- It's popular among the elderly.

Bu, yaşlılar arasında popülerdir.

Tom is old enough to get a senior citizen's discount.

Tom yaşlı bir vatandaş indirimi alacak kadar yaşlı.

Notices that his senior officer might have made a crucial misjudgement.

kıdemli subayının kritik bir hata yapmış olabileceğini fark ediyor.

- He's an old timer.
- He's a senior.
- He's an old man.

O bir kıdemli.

English and mathematics are made much of in senior high schools.

İngilizce ve matematik üst düzey liselerde çok yapılır.

The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.

Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.

Tickets are $5 for adults, and $2 for senior citizens and children.

Biletler yetişkinler için 5 dolar ve yaşlılarla çocuklar için 2 dolardır.

- He is senior to me by two years.
- He is older than I by two years.
- He is my senior by two years.
- He's my senior by two years.
- He's two years older than me.
- He's two years older than I am.

O, benden iki yaş büyüktür.

His senior pilot was Ed White, the first American to walk in space.

Kıdemli pilotu, uzayda yürüyen ilk Amerikalı olan Ed White'dı.

Nowadays, we often use the term "senior citizen" to refer to old people.

Bugünlerde yaşlı insanları kastetmek için "kıdemli vatandaş" terimini sıklıkla kullanırız.

In my senior year of college, I met Tom through a mutual friend.

Üniversitedeki son yılımda, ortak bir arkadaş aracılığıyla Tom'la tanıştım.

- George is five years senior to me.
- George is five years older than me.

- George benden beş yaş büyük.
- George benden beş yaş daha büyüktür.

She spent most of her senior year in high school strung out on drugs.

O, lisedeki son sınıfının çoğunu ilaçlara bağımlı olarak geçirdi.

- Sally is two years senior to Ken.
- Sally is two years older than Ken.

Sally Ken'den iki yaş daha büyük.

Of each one of the senior leaders that was going to decide my fate.

her bir kıdemli liderin görsel nitelikteki çöp adamları.

In fact, I did not even have a woman on my own senior leadership team

Aslında, kendi şirketimde, kendi kıdemli lider ekibime

His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.

Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.

- I am a senior at Hyogo University.
- I'm a fourth-year student at Hyogo University.

Hyogo Üniversitesinde dördüncü sınıf öğrencisiyim.

- She gave her seat to a senior citizen.
- She gave her seat to an elderly person.

O, koltuğunu yaşlı bir kişiye verdi.

He soon distinguished himself as a fine horseman and fencer, and was a senior sergeant by the

katıldı . Kısa süre sonra kendisini iyi bir atlı ve eskrimci olarak ayırt etti

- Flavio is enrolled in his third year of high school.
- Flavio is in his senior year of high school.

Flavio lise son sınıfta.

- She is senior to me by six years.
- She's six years older than me.
- She's six years older than I am.

Benden altı yaş daha büyüktür.

- He is senior to me by two years.
- He's two years older than me.
- He's two years older than I am.

O, benden iki yaş büyüktür.

I'd love to be a fly on the wall at the meeting of the senior executives about the future of the company.

Ben şirketin geleceği ile ilgili üst düzey yöneticilerinin toplantısında duvardaki sinek olmayı isterdim.

- She is three years older than I am.
- She is senior to me by three years.
- She's three years older than me.
- She's three years older than I am.

Benden üç yaş daha büyük.

- John is senior to me by two years.
- John's two years older than me.
- John is two years older than me.
- John is two years older than I am.

John benden iki yaş daha büyük.