Examples of using "Keskenään" in a sentence and their turkish translations:
Onlar birbirleriyle konuştular.
İki şirket birbirleri ile yarışıyor.
Bu evlerin hepsi benzer.
Tom kendiyle çelişti.
Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.
O ikisi geçinemezler.
Bill ve Joan şekeri aralarında paylaştırdılar.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
Tom ve Mary bütün gece boyunca birbiriyle konuştu.
Fakat şaşırtıcı ölçüde nazik bir dil kullanarak geçinmeyi başarıyorlar.
Tom ve Mary birbirleriyle flört ediyor gibi görünüyorlar.
Onlar ailelerinin geçinmediğini öğrendiler.
Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.
Annemin ana dili İngilizce olmasına rağmen ebeveynlerim genellikle birbirleriyle Fransızca konuşur.
Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Tom ve Mary birbiriyle geçinmiyor. Onların ortak bir şeyi yok.
İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.