Examples of using "D'admettre" in a sentence and their turkish translations:
O bilmediğini itiraf etmeye korkmuştu.
Bir içki sorunu olduğunu kabul etmek istemiyor.
O yanılgan olduğunu itiraf edebilecek bir terbiyeye sahip değildi.
Çok fazla aldığımızı itiraf etmek için cesarete sahip olmalıyız.
İyileşme yönündeki ilk adım, bir sorunun olduğunu kabul etmektir.
Tom'un bir hata yaptığını kabul edecek cesareti yoktu.
Bilimle uğraşmanın bedeli, yanıldığınızda bunu kabul etmektir