Translation of "érő" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "érő" in a sentence and their turkish translations:

A lajhárokat érő rágalmakat

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

Mari térdig érő csizmát viselt.

Mary diz boyunda çizme giydi.

Szeretem hordani a térdig érő szoknyámat.

Eteklerimi diz boyu giymeyi severim.

Tomnak vállig érő barna haja van.

- Tom'un omuz hizasında, kahverengi saçı var.
- Tom'un omuz hizasında, kahverengi saçları var.

Szavakat tanulni egy soha véget nem érő küzdelem.

Kelime öğrenmek hiç bitmeyen bir mücadeledir.

Az élete egy soha véget nem érő verseny az idővel.

Onun yaşamı, zamana karşı bitmeyen bir yarıştır.

- Untatott a véget nem érő fecsegése.
- Hosszas csevegése untatott engem.

Onun uzun konuşmasından sıkıldım.