Examples of using "Passare" in a sentence and their turkish translations:
Kenara çekil!
Spagettiyi uzatır mısın?
Devam edebilir miyiz?
Onlar geçebilirler.
Sınavı geçebildi.
Affedersiniz. Geçebilir miyim?
Seninle biraz zaman geçirmek istiyorum.
İsterseniz geceyi geçirebilirsiniz.
O, sınavı geçeceğinden emin.
bunların ötesine nasıl geçebiliriz?
Seni alabilir miyim?
Geceyi geçirebilir miyim?
Daha sonra uğrayabilir miyim?
Kütüphaneye gitmeyi hatırladın mı?
Diş ipiyle temizlik yapmayı unutma.
Seninle zaman geçirmek istiyorum.
Ben kapalı yerde vakit geçirmeyi tercih ederim.
Arkadaşlarla zaman geçirmeyi tercih ediyorum.
- Bu da geçer.
- Bunlar da geçecek.
Tek başıma daha fazla zaman geçirmek istemiyorum.
Testi geçmek için çok çalıştı.
O, zamanla fikrini değiştirdi.
Evi temizleme sırası sende.
Ormanı geçmeye korktu.
Kırmızı ışıkta geçmemeliydim.
Sanırım buradan bu şekilde inmeyi deneyeceğim.
Bütün sabahı böyle geçirmek isterim.
Bana suyu uzatabilir misin, lütfen?
Sınavı geçmek için çok çalıştı.
Baş ağrısını hafifletecek bir şeyin var mı?
Bana bir kağıt mendil verebilir misin?
Bana tuzu uzatabilir misin, lütfen?
Onun geçebilmesi için kenara çekildim.
Zaman geçtikçe ve başarım arttıkça
Sonrasında, laneti desteğe dönüştürebiliriz.
Giriş sınavını geçemedi.
Bütün gün bir ofiste mahsur kalmak istemiyorum.
Hayatımı seninle geçirmek istiyorum.
Bütün günü seninle geçirmek istiyorum.
Zaman geçerken bilgelik artar.
Tom Mary ile vakit geçirmek istiyor.
Sınavı geçebildim.
Tom'la takılmak eğlenceli.
Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih edersin.
Tom ve Mary birlikte daha çok zaman harcamaya başladı.
Tom akşam yemeğine gelmemi istedi.
Bütün günü Tom'la geçirmeyi planlıyorum.
gelecek yıllarımı genç insanları
ve bunun yerine büyük inovasyona geçersiniz.
Koruyucu kabuğu sayesinde aralarından geçmeyi başarıyor.
Baş ağrım geçmeye başlıyor.
Geceyi kız kardeşinde geçirmek zorunda kaldı.
Onun geçebilmesi için kenara çekildim.
Ben Tom'la yalnız başına biraz zaman geçirmek isterim.
Noel'i hastanede geçirmek zorunda olmaktan çok endişeleniyordu.
Bir bardak maden suyu benim susuzluğumu giderecek.
O, onunla zaman geçirmeye can atıyordu.
Tom'un Boston'da sadece bir gecesi daha var.
Tom ve Mary dağlarda birkaç gün geçirmek istedi.
Başkalarına yardım etmek için hiç de fazla zaman harcıyor gibi görünmüyorsun.
Tom ve ben birlikte vakit geçirmekten hoşlanırız.
Boston'da en sevdiğin zaman harcama şeklin nedir?
Bana hastane odasında onca zamanı geçirmek için
Söylenen şeyleri nasıl göz ardı edebildin?
- Tüm gün beraber oynamaya bayılırlardı.
- Tüm gün birlikte oynayarak zaman geçirmeyi severlerdi.
Hayatının geri kalan kısmını hapishanede geçirmeyi gerçekten istiyor musun?
Lütfen bana tuzu ve karabiberi verir misin?
Bir tek gün için bile bu sözlük olmadan yapamam.
Tom, Boston'da birkaç gün geçirmeyi planlıyor.
Çocuklar ekran başında çok fazla zaman geçirmemeli.
Ama bu kopukluk bir çalışmaya yılları adamaya vesile olur.
Çiftliklerden fabrikalara taşınmak için yüz yılımız,
Tom ve Mary'nin birlikte zaman geçirmek istedikleri açık.
Tom ve Mary yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmek istediler.
Tom'la yalnız başıma biraz zaman harcamayı gerçekten istiyorum.
Tom bana ziyaret için bir ara uğramam gerektiğini söyledi.
Tom ile daha fazla vakit geçirmek istiyorum.
Ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan
Karanlık çökünce... ...fokların görülmeden geçme şansının artması gerekir.
Yazı dağlarda geçirmek güzel olurdu.
İnşallah sınavı geçebilirim.
Tom'la zaman harcamayı seviyorum.
Annem arkadaşımda kalmaya izin vermiyor.
Tom çocuklarıyla geçirmek için daha fazla zamanının olmasını istedi.
Tom ömrünün geriye kalanını hapiste geçirmek istemiyor.
Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum.
Matarayı oradan geçirip sıkacağım ve buraya basitçe gömeceğim.
Gelecek yıl nasıl gelmek istersin ve bizimle bir hafta geçirmek istersin?
O, kızıyla vakit geçirmek istiyor.
O kızıyla birlikte vakit geçirmek istiyor.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
O, bir sonraki sınavı geçeceğinden emin.
Noel'i kiminle geçirmeyi planlıyorsun?
Bütün geceyi kendini hazırlarken harcama.
Tom benimle zaman geçirmek istiyor.
Hayatımı Mary ile geçirmek istiyorum.
Tom bir sonraki tatilini yürüyüş ve kamp yaparak geçirmek istediğini söyledi.
Gençken bilgisayarın önünde zaman harcamak yerine seyahat etmelisin.
Onlarla zaman geçirmekten zevk alıyorum.