Translation of "けれど" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "けれど" in a sentence and their turkish translations:

- 貧乏だけれど彼は幸福だ。
- 彼は貧しいけれども幸福だ。

O, yoksul olduğu için mutludur.

悪いけれど帰ります。

Üzgünüm ama ben eve gidiyorum.

けれども 実際のところ

Size söyleyebilirim ki

けれど 意見の代わりに

ve herkese fikirleri yerine

心熱けれど肉体は弱し。

Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.

けれど ほんとうのところ

norm olduğu bir çağda yaşıyoruz.

けれど それも台無しでした

Ama bence batırdılar.

退職後の計画はあるけれど

Planları var.

‎一線を越える行為だけれど

Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.

ちょっと会いたいのだけれど。

Seni biraz görmek istiyorum.

彼女は貧しいけれど幸福です。

- O fakir ama mutlu.
- O, yoksul ama mutlu.

弟は体が小さいけれど健康だ。

Erkek kardeşim küçük ama güçlüdür.

彼は若いけれども経験がある。

O genç ama deneyimli.

陽は出ていたけれど、寒かった。

- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olmasına rağmen hava soğuktu.

彼は疲れていたけれども働いた。

Yorgun olmasına rağmen, çalıştı.

彼は若いけれどとても聡明です。

O genç ama çok zekidir.

けれども 英雄として振舞うことや

Ama size

未来を築く準備をしているけれど

bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

彼女は貧しいけれど、満足している。

O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.

欠点はあるけれども、彼はいい奴だ。

Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.

ちょっとお話ししたいのですけれど。

Seninle biraz konuşmak istiyorum.

その映画を見たけれど面白かったよ。

Ben filmi gördüm ve onu ilginç buldum.

疲れていたけれど、彼は仕事を続けた。

O yorgun olmasına rağmen işine devam etti.

彼は疲れていたけれども、働き続けた。

O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.

目には見えないけれども 具体化します

Sadece görmekle kalmazsınız, bir bütün hâline gelirsiniz.

もっとお金を貯めたかったのだけれど。

Biraz daha para biriktirmeyi ummuştum.

彼は努力したけれど成功できなかった。

Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.

とても寒かったけれども私は外出した。

Hava çok soğuktu, ama dışarı çıktım.

このドレスを試着してみたいのですけれど。

Bu elbiseyi denemek istiyorum.

雨が降ったけれど彼らは遠足にいった。

Yağmur yağmasına rağmen okul gezilerine devam ettiler.

患者が自然に治ったように 見えるけれど

En başta yanlış teşhis konulduğu için

‎卵は見えないけれど ‎後ろの暗がりにある

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

雨が降っていたけれども彼女は外出した。

Yağmur yağmasına rağmen, dışarı çıktı.

愛が人を立ち直らせることもあるけれど。

Aşk, hayatınızı düzeltebilir.

僕が君なら、彼女にプロポーズするところだけれど。

Yerinde olsam, ona evlenme teklif ederim.

彼が悪かったけれども、あやまらなかった。

O yanılıyor olmasına rağmen üzgün olduğunu söylemedi.

どれも良いけれど、この本ほどではないね。

Bütün kitaplar iyidir ama hiçbiri bunun kadar iyi değildir.

彼は年をとっているけれど、とても健康だ。

Yaşlı olmasına rağmen çok sağlıklıdır.

トムが私達を探していなければいいけれど。

Tom'un bizi aramadığını umut ediyorum.

君と一緒に行きたいけれど文無しなんだ。

Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım.

雪が降っているけれど私はいかねばならぬ。

Kar yağmasına rağmen gitmek zorundayım.

母はお茶が好きだけれども、私はコーヒーが好きだ。

Ben kahve severken, annem çay sever.

天気が悪かったけれど出かけることにした。

Hava kötü olmasına rağmen dışarı çıkmaya karar verdim.

疲れていたけれども、彼女は働き続けました。

O yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

僕は不幸かも知れないけれど自殺はしない。

Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.

とても遅かったけれど、彼は働き続けました。

Çok geç olmasına rağmen, çalışmaya devam etti.

辺りを見回したけれど、誰もいなかったんだ。

Etrafa bakındım fakat kimseyi görmedim.

けれども、何かがおかしな方向に進みました。

Ama bir şey yanlış gitti.

列車が遅れたけれども、なんとか間に合った。

Tren geç kalmış olsa bile, biz zamanında gittik.

この小さいけれど 重要な 1つの観察によって

Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak

彼は若いけれども、決して時間を無駄にしない。

Genç olmasına rağmen vaktini boşa harcamaz.

彼は60歳をこえているけれども、若く見えます。

60 yaşından fazla olmasına rağmen o hala genç görünüyor.

彼女は疲れていたけれども、歩くことに決めた。

Yorgundu fakat yürümeye karar verdi.

昨夜は寒かったけれども、彼はコートを着なかった。

Dün gece hava soğuktu, ama o ceket giymedi.

彼はとても年をとっているけれどたっしゃだ。

- Yaşlı ama kuvvetli.
- Çok yaşlı olmasına rağmen, güçlü birisi.

私は疲れているけれども一生懸命勉強しよう。

Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.

けれど それから5年経った今 お伝えしたいのは

Ama şimdi, beş yıl sonra,

気の利いたことが言いたいけれどいえないなあ。

Keşke söyleyecek bir şey düşünebilsem.

ボブは変装していたけれども、一目で彼と分かった。

Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

ジェーンは走るのは遅いけれども、とても速く泳ぎます。

Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.

起きようとしたけれど、体は鉛のように重かった。

Kalkmaya çalıştım ama vücudum kurşun gibi ağırdı.

一緒に行けるといいのだけれど、実際はいけません。

Keşke seninle gidebilsem ama bu durumda, gidemem.

その音はいらいらさせるけれど人体には無害です。

Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.

今回はきみはうまくいくと思っていたのだけれど。

Bu sefer başarılı olacağınızı beklemiştik.

当然ですが先生は英仏語とも理解できますけれど。

Açıkça öğretmen hem İngilizce hem de Fransızca anlayabiliyor.

姉が私にiPhone をくれたけれど使い方が分かりません。

Ablam bana bir iPhone verdi ama onu nasıl kullanacağımı bilmiyorum.

このマニキュアと合う色の口紅を探しているんですけれど。

Bu ojeyle gidecek bir ruj arıyorum.

その質問の答えを知ってたら、君に教えるのだけれど。

Sorunun cevabını bilsem sana söylerim.

父は以前は煙草を吸っていたけれど今は吸いません。

Babam sigara içerdi fakat artık içmiyor.

ジャックは疲れているけれども、元気そうな様子をしていた。

Jack yorgundu, ama iyi görünüyordu.

彼の気持ちを変えさせようとしたけれど、むだだった。

Boş yere onun düşüncesini değiştirmeye çalıştık.

理論上はそれは可能だけれど実際にはとても難しい。

Teorik olarak mümkündür, ancak uygulamada çok zor.

私はよくころんだけれども、決してあきらめなかった。

Sık sık düştüm ama asla vazgeçmedim.

- 私は反社会的かもしれないけれど人と話さないわけではない。
- 私は非社交的かもしれないけれど人と話さないわけではない。

- Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
- Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

私が答えたのは 「何が"これ"なのかさえわからないけれど

Benim cevabım buydu: "Bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz,

政府は認めようとしないけれども、今の経済政策はガタガタだ。

Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.

帰りにパンを買ってきて下さるとありがたいんだけれど。

Eve gelmeden önce ekmek alırsan harika olur.

雨が降っていたけれども、みんなは楽しい時を過ごした。

Yağmur yağmasına rağmen, herkes iyi vakit geçirdi.

たいへん困難な仕事だけれども、私は最善を尽くします。

Çok zor bir görev omasına rağmen, ben elimden geleni yapacağım.

君の言うことは認めるけれども、言い方が気に入らない。

Söylediğinin doğru olduğunu kabul ediyorum ama onu söyleme tarzından hoşlanmıyorum.

- 彼女は貧しかったけれども、なけなしの金を全部彼に与えた。
- 彼女は貧しかったけれど、持っていたわずかな金をありったけ彼に与えた。

O, fakir olmasına rağmen, sahip olduğu az miktarda parayı ona verdi.

彼女は疲れていたけれども、その仕事を仕上げようとした。

O yorgundu ama işi bitirmeye çalıştı.

彼は怒っていたけれども、辛抱強く私の言うことを聞いた。

Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.

彼は子供だけれども、哲学の本を読むことに興味があった。

Bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumak ilgisini çekerdi.

いろいろ失敗したけれど、彼は少しも残念に思わなかった。

O defalarca başarısız oldu ama bunun bir zaman kaybı olduğuna dair içinde bir his yoktu.

山田さんの家に何度か電話したけれども、誰も出なかった。

Birkaç defa Bay Yamada'nın evini aradım fakat hiç kimse telefona cevap vermedi.

最初は彼のことが好きではなかったけれど今は好きです。

Başta onu sevmemiştim ama şimdi seviyorum.

私は彼にドアを開けないように言ったけれども、彼は開けた。

Kapıyı açtı, açmamasını söylememe rağmen.

More Words: