Examples of using "けれど" in a sentence and their turkish translations:
O, yoksul olduğu için mutludur.
Üzgünüm ama ben eve gidiyorum.
Size söyleyebilirim ki
ve herkese fikirleri yerine
Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.
norm olduğu bir çağda yaşıyoruz.
Ama bence batırdılar.
Planları var.
Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.
Seni biraz görmek istiyorum.
- O fakir ama mutlu.
- O, yoksul ama mutlu.
Erkek kardeşim küçük ama güçlüdür.
O genç ama deneyimli.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olmasına rağmen hava soğuktu.
Yorgun olmasına rağmen, çalıştı.
O genç ama çok zekidir.
Ama size
bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu
O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.
Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
Seninle biraz konuşmak istiyorum.
Ben filmi gördüm ve onu ilginç buldum.
O yorgun olmasına rağmen işine devam etti.
O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.
Sadece görmekle kalmazsınız, bir bütün hâline gelirsiniz.
Biraz daha para biriktirmeyi ummuştum.
Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.
Hava çok soğuktu, ama dışarı çıktım.
Bu elbiseyi denemek istiyorum.
Yağmur yağmasına rağmen okul gezilerine devam ettiler.
En başta yanlış teşhis konulduğu için
Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.
Yağmur yağmasına rağmen, dışarı çıktı.
Aşk, hayatınızı düzeltebilir.
Yerinde olsam, ona evlenme teklif ederim.
O yanılıyor olmasına rağmen üzgün olduğunu söylemedi.
Bütün kitaplar iyidir ama hiçbiri bunun kadar iyi değildir.
Yaşlı olmasına rağmen çok sağlıklıdır.
Tom'un bizi aramadığını umut ediyorum.
Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım.
Kar yağmasına rağmen gitmek zorundayım.
Ben kahve severken, annem çay sever.
Hava kötü olmasına rağmen dışarı çıkmaya karar verdim.
O yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.
Çok geç olmasına rağmen, çalışmaya devam etti.
Etrafa bakındım fakat kimseyi görmedim.
Ama bir şey yanlış gitti.
Tren geç kalmış olsa bile, biz zamanında gittik.
Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak
Genç olmasına rağmen vaktini boşa harcamaz.
60 yaşından fazla olmasına rağmen o hala genç görünüyor.
Yorgundu fakat yürümeye karar verdi.
Dün gece hava soğuktu, ama o ceket giymedi.
- Yaşlı ama kuvvetli.
- Çok yaşlı olmasına rağmen, güçlü birisi.
Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.
Ama şimdi, beş yıl sonra,
Keşke söyleyecek bir şey düşünebilsem.
Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.
Kalkmaya çalıştım ama vücudum kurşun gibi ağırdı.
Keşke seninle gidebilsem ama bu durumda, gidemem.
Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.
Bu sefer başarılı olacağınızı beklemiştik.
Açıkça öğretmen hem İngilizce hem de Fransızca anlayabiliyor.
Ablam bana bir iPhone verdi ama onu nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
Bu ojeyle gidecek bir ruj arıyorum.
Sorunun cevabını bilsem sana söylerim.
Babam sigara içerdi fakat artık içmiyor.
Jack yorgundu, ama iyi görünüyordu.
Boş yere onun düşüncesini değiştirmeye çalıştık.
Teorik olarak mümkündür, ancak uygulamada çok zor.
Sık sık düştüm ama asla vazgeçmedim.
- Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
- Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
Benim cevabım buydu: "Bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz,
Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.
Eve gelmeden önce ekmek alırsan harika olur.
Yağmur yağmasına rağmen, herkes iyi vakit geçirdi.
Çok zor bir görev omasına rağmen, ben elimden geleni yapacağım.
Söylediğinin doğru olduğunu kabul ediyorum ama onu söyleme tarzından hoşlanmıyorum.
O, fakir olmasına rağmen, sahip olduğu az miktarda parayı ona verdi.
O yorgundu ama işi bitirmeye çalıştı.
Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.
Bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumak ilgisini çekerdi.
O defalarca başarısız oldu ama bunun bir zaman kaybı olduğuna dair içinde bir his yoktu.
Birkaç defa Bay Yamada'nın evini aradım fakat hiç kimse telefona cevap vermedi.
Başta onu sevmemiştim ama şimdi seviyorum.
Kapıyı açtı, açmamasını söylememe rağmen.