Translation of "Beklediğini" in English

Beklediğini bilmiyordum.

- I didn't know that you were waiting.
- I didn't know you were waiting.

Kimi beklediğini biliyorum.

I know who you're waiting for.

Neyi beklediğini bilmiyorum.

I don't know what you're waiting for.

Bunu beklediğini biliyorum.

- I know that you've been waiting for this.
- I know you've been waiting for this.

Birini beklediğini bilmiyordum.

- I didn't know you were expecting anyone.
- I didn't know that you were expecting anyone.

Tom beklediğini söylüyor.

Tom says he's waited.

Ne yapmamı beklediğini bilmiyorum.

I don't know what you expect me to do.

Ne söylememi beklediğini bilmiyorum.

I don't know what you expect me to say.

Tom'un bizi beklediğini biliyordum.

- I knew Tom was expecting us.
- I knew that Tom was expecting us.

Tom'un lobide beklediğini gördüm.

I saw Tom waiting in the lobby.

Onun Tom'u beklediğini biliyordum.

I knew she was waiting for Tom.

Onun Mary'yi beklediğini biliyordum.

I knew he was waiting for Mary.

Tom Mary'nin beklediğini gördü.

Tom saw Mary waiting.

Tom'un Mary'yi beklediğini sanıyordum.

- I assumed Tom was waiting for Mary.
- I assumed that Tom was waiting for Mary.

Senin lobide beklediğini gördüm.

I saw you waiting in the lobby.

Onların lobide beklediğini gördüm.

I saw them waiting in the lobby.

Onun lobide beklediğini gördüm.

- I saw him waiting in the lobby.
- I saw her waiting in the lobby.

Tom'un bizi beklediğini biliyorum.

- I know Tom is waiting for us.
- I know that Tom is waiting for us.

Tom'un neden beklediğini biliyorum.

I know why Tom waited.

Tom Mary'yi beklediğini söylüyor.

Tom says he's waiting for Mary.

Tom'un Mary'yi beklediğini biliyorum.

- I know Tom waited for Mary.
- I know that Tom waited for Mary.

- Tom Mary'nin onu beklediğini söyledi.
- Tom, Mary'nin onu beklediğini söyledi.

- Tom said Mary waited for him.
- Tom said that Mary waited for him.

Tom herkesin onu beklediğini biliyor.

Tom knows everyone is waiting for him.

Başka ne yapmamı beklediğini bilmiyorum.

I don't know what else you expect me to do.

Başka ne yapmamızı beklediğini bilmiyorum.

I don't know what else you expect us to do.

Tom'un ne için beklediğini bilmiyorum.

I don't know what Tom is waiting for.

Tom'un burada olmasını beklediğini biliyorum.

- I know you were expecting Tom to be here.
- I know that you were expecting Tom to be here.

Tom'un neyi beklediğini merak ediyorum.

I wonder what Tom is waiting for.

Bana ne beklediğini söyler misin?

Would you mind telling me what you're waiting for?

Bana kimi beklediğini söyler misin?

Would you mind telling me who you're waiting for?

Gelecekte bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz.

We don't know what the future holds for us.

Tom'un Mary için beklediğini biliyordum.

- I knew Tom was waiting for Mary.
- I knew that Tom was waiting for Mary.

Onunla uyumanı beklediğini düşünüyor musun?

Do you think he expects you to sleep with him?

Tom'un kimi beklediğini merak ediyorum.

I wonder who Tom is waiting for.

Keşke ne beklediğini bana söylesen.

I wish you'd told me what to expect.

Tom'un seni beklediğini bana söylemedin.

You didn't tell me Tom was expecting you.

Bana sabırsızlıkla neyi beklediğini söyle.

Tell me what you are looking forward to.

Mary onu neyin beklediğini bilmiyor.

Mary does not know what's waiting for her.

Tom, Mary'nin katılmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he expected Mary to participate.
- Tom said that he expected Mary to participate.

Tom Mary'nin kazanmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he'd expected Mary to win.
- Tom said that he'd expected Mary to win.

Tom, Mary'nin kazanmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he expected Mary to win.
- Tom said that he expected Mary to win.

Tom, Mary'nin kazanmasını beklediğini söylüyor.

Tom says he expects Mary to win.

Mary, Tom'un onu beklediğini bilmiyordu.

Mary didn't know Tom was waiting for her.

Tom'un bunu yapmanı beklediğini sanmıyorum.

- I don't think Tom was expecting you to do that.
- I don't think that Tom was expecting you to do that.

Tom'un bir otobüs beklediğini gördüm.

I saw Tom waiting for a bus.

Tom bana kimi beklediğini söylemedi.

Tom didn't tell me who he was waiting for.

Beni beklediğini kimse söylemedi bana.

- Nobody told me about you waiting for me.
- Nobody told me that you were waiting for me.

Tom Mary'nin kendisini beklediğini fark etti.

- Tom realized Mary was waiting for him.
- Tom realized that Mary was waiting for him.

Tom'un bizi nerede beklediğini biliyor musun?

Do you know where Tom is waiting for us?

Tom'un ona yardım etmemi beklediğini biliyorum.

- I know that Tom expects me to help him.
- I know Tom expects me to help him.

Tom Mary'nin depo önünde beklediğini gördü.

Tom saw Mary waiting in front of the warehouse.

Tom Mary'nin kimi beklediğini merak ediyordu.

Tom wondered who Mary was waiting for.

Tom'a Mary'nin onu lobide beklediğini söyle.

Tell Tom Mary is waiting for him in the lobby.

Tom'un bizden çok şey beklediğini keşfediyorum.

I'm finding that Tom expects too much from us.

Bunun hakkında ne yapmamı beklediğini bilmiyorum.

I don't know what you expect me to do about it.

Ne beklediğini bilmediğinden, Tom gafil yakalandı.

Not knowing what to expect, Tom was caught off guard.

Tom ne yapmamızı beklediğini oldukça netleştirdi.

Tom made it quite clear what he expected us to do.

Tom Mary'nin ondan ne beklediğini bilmiyor.

Tom doesn't know what Mary expects from him.

Tom'un ne kadar zamandır beklediğini düşünüyorsun?

How long do you think Tom has been waiting?

Tom Mary'nin burada olmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he expected Mary to be here.
- Tom said that he expected Mary to be here.

Tom'un ne yapmanı beklediğini biliyor musun?

Do you know what Tom expects you to do?

Tom'un ne kadar beklememi beklediğini bilmiyordum.

I didn't know how long Tom expected me to wait.

Tom Mary'nin bunu yapmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he'd expected Mary to do that.
- Tom said that he'd expected Mary to do that.

Tom, Mary'nin bunu yapmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he expected Mary to do that.
- Tom said that he expected Mary to do that.

Tom, Mary'nin dün gelmesini beklediğini söyledi.

- Tom said he'd expected Mary to go yesterday.
- Tom said that he'd expected Mary to go yesterday.

Tom'un Mary'ye yardım etmemi beklediğini biliyorum.

- I know that Tom expects me to help Mary.
- I know Tom expects me to help Mary.

Tom'un Mary'nin ona sarılmasını beklediğini düşünüyorum.

- I think Tom expected Mary to hug him.
- I think that Tom expected Mary to hug him.

Tom bir şey olmasını beklediğini söyledi.

- Tom said he was waiting for something to happen.
- Tom said that he was waiting for something to happen.

Tom'un yapmamı beklediğini şeyi biliyor musun?

Do you know what Tom expects me to do?

Hiç kimsenin gerçekten yardım etmenizi beklediğini sanmıyorum.

- I don't think anyone really expected you to help.
- I don't think anybody really expected you to help.
- I don't think that anybody really expected you to help.
- I don't think that anyone really expected you to help.

Raporu ne zaman bitirtmeyi beklediğini bilmek istiyorum.

I want to know when you expect to have the report finished.

Tom'un ucuz bir motelin dışında beklediğini gördüm.

I saw Tom standing outside a cheap motel.

Gerçekten hiç kimsenin burada olmanı beklediğini sanmıyorum.

- I don't think anyone really expected you to be here.
- I don't think anybody really expected you to be here.
- I don't think that anybody really expected you to be here.
- I don't think that anyone really expected you to be here.

Tom'un bizim ne yapmamızı beklediğini bulmaya çalışalım.

Let's try to find out what Tom expects us to do.

Tom sizi görmeyi dört gözle beklediğini söyledi.

- Tom said that he's looking forward to seeing you.
- Tom said he's looking forward to seeing you.

Tom, Mary'den onun ne beklediğini biliyor mu?

Does Tom know what Mary expects him to do?

Tom'un bunu yapmamı beklediğini bilmiyordun değil mi?

- You didn't know that Tom expected me to do that, did you?
- You didn't know Tom expected me to do that, did you?

Tom Mary'nin 2.30'dan beri beklediğini söyledi.

- Tom said Mary has been waiting since 2:30.
- Tom said that Mary has been waiting since 2:30.

Tom Mary'nin ona yardım etmesini beklediğini söyledi.

- Tom said he'd expected Mary to help him.
- Tom said that he'd expected Mary to help him.

Tom, Mary'nin ona yardım etmesini beklediğini söyledi.

- Tom said he expected Mary to help him.
- Tom said he expects Mary to help him.
- Tom said that he expects Mary to help him.
- Tom said that he expected Mary to help him.

Tom, saat 02.30'a kadar beklediğini söyledi.

- Tom said that he waited until 2:30.
- Tom said he waited until 2:30.

Tom'un Mary'den ne yapmasını beklediğini bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows what Mary expects him to do.
- I don't think that Tom knows what Mary expects him to do.

Mary'nin ondan ne beklediğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows what Mary expects from him.
- I don't think that Tom knows what Mary expects from him.

Tom Mary'ye bütün sabah onu beklediğini söyledi.

Tom told Mary he waited for her all morning.

Tom şimdi her an Mary'yi beklediğini söyledi.

- Tom said he was expecting Mary any minute now.
- Tom said that he was expecting Mary any minute now.

Tom'un Mary'nin ne yapmasını beklediğini biliyor musun?

Do you know what Tom expects Mary to do?

Ne zaman orada olmamı beklediğini bana tekrar söyle.

Tell me again what time you expect me to be there.

Tom Mary'ye saat kaçta eve varmayı beklediğini sordu.

Tom asked Mary what time she expected to get home.

Tom'un evinin önünde beklediğini gördüğümüz kız Mary idi.

The girl we saw waiting in front of Tom's house was Mary.

Tom, Mary'nin pazartesi günü eve gelmesini beklediğini söyledi.

- Tom said he'd expected Mary to get home on Monday.
- Tom said that he'd expected Mary to get home on Monday.

Tom, Mary'nin pazartesi günü eve gelmesini beklediğini söylüyor.

Tom says he expects Mary to get home on Monday.

Tom, Mary'nin bizimle öğle yemeği yemesini beklediğini söyledi.

- Tom said he expected Mary to eat lunch with us.
- Tom said that he expected Mary to eat lunch with us.

Tom bizi ziyaret etmeye gelmeyi dört gözle beklediğini söyledi.

- Tom said he was looking forward to coming to visit us.
- Tom said that he was looking forward to coming to visit us.