Translation of "Deri" in English

Mary deri giymişti.

Mary was dressed in leather.

Deri döküntüm var.

I have a skin eruption.

O imitasyon deri.

That's imitation leather.

Deri ürünleri taşımıyoruz.

We don't carry leather goods.

Bu deri mi?

Is that leather?

Tom siyah deri pantolon ve siyah deri ceket giyiyordu.

Tom was wearing black leather pants and a black leather jacket.

- Tom'un üzerinde deri ceket var.
- Tom deri ceket giymiş.

Tom is wearing a leather jacket.

Deri ceketin dirsekleri aşınmış.

The leather jacket has worn out at the elbows.

Dükkân deri ürünler getirdi.

The shop carried leather goods.

Deri ceket dirsekten aşınmış.

The leather jacket has worn out at the elbow.

O deri bir kemer.

That is a leather belt.

Beline deri kemer takıyor.

She is wearing a leather belt around her waist.

Suni deri gerçeğiyle karşılaştırılamaz.

Artificial leather can't compare with the real thing.

Tom deri şort giyiyor.

- Tom is wearing leather shorts.
- Tom's wearing leather shorts.

Bukalemun deri rengini değiştirebilir.

The chameleon can change its skin color.

Tom deri eşyalar yaptı.

Tom made leather goods.

Bu bir deri valiz.

It's a leather valise.

Tom'un deri iltihabı var.

Tom has dermatitis.

Tom bir deri tabaklayıcısıdır.

Tom is a tanner.

Bu gerçek deri mi?

Is this real leather?

- Tom deri bir ceket aldı.
- Tom bir deri ceket aldı.

Tom bought a leather jacket.

- Deri bir kemer almak istiyorum.
- Deri bir kemer satın almak istiyorum.

I want to buy a leather belt.

Pigmentlerini kaybettiğin bir deri hastalığı.

It's a skin disorder where you lose your pigment.

Deri bir omuz çantası arıyorum.

I'm looking for a leather shoulder bag.

Bir deri klasöre ihtiyacım var.

I need a leather folder.

Bir çift deri eldiven aldım.

I bought a pair of leather gloves.

Tom deri ceketinin fermuarını çekti.

Tom zipped up his leather jacket.

Tom siyah deri eldivenler giyiyordu.

Tom was wearing black leather gloves.

Deri bir evrak çantası arıyorum.

I am looking for a leather briefcase.

Deri, vücudun en büyük organıdır.

The skin is the largest organ of the body.

Tom bir deri ceket giyiyordu.

Tom was wearing a leather jacket.

Onun deri lezyonları cüzamdan kaynaklanır.

His skin lesions are caused by leprosy.

Tom siyah deri eldiven giyiyor.

Tom is wearing black leather gloves.

Her gün deri kaybettiğimizi biliyor muydun?

Did you know we lose skin every day?

Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.

This stool is made up of leather and wood.

O, deri eşyalar alır ve satar.

He buys and sells leather goods.

Tom deri ceketini çıkardı ve oturdu.

Tom took off his leather jacket and sat down.

Tom deri bir evrak çantası taşıyordu.

Tom was carrying a leather briefcase.

Tom kahverengi bir deri ceket giyiyordu.

Tom was wearing a brown leather jacket.

Bir deri evrak çantasına ihtiyacım var.

I need a leather briefcase.

Ben bir deri kemer satın alacağım.

I'm going to buy a leather belt.

Deri, ayakkabı imalatı için ham maddedir.

Leather is raw material to produce shoes.

Tom bir deri kanepe satın aldı.

Tom bought a leather couch.

O siyah deri ceket ne kadar?

How much is that black leather jacket?

Ben bir çift deri ayakkabı satın aldım.

I bought a pair of leather shoes.

Tom yeni bir çift deri eldiven aldı.

Tom bought a new pair of leather gloves.

Tom bir çift deri motosiklet eldiveni aldı.

Tom bought a pair of leather motorcycle gloves.

Şirinler'de de Navi'de de mavi deri var.

The Smurfs and the Navi both have blue skin.

Sen düşük kaliteli deri ceket satın aldın.

You bought a low quality leather jacket.

Tom bir deri kemer satın almak istiyor.

Tom wants to buy a leather belt.

Tom bir deri kemer satın almak istedi.

Tom wanted to buy a leather belt.

Renk, doku, desen ve deri eşleştirebiliyorlar. Çok güzel.

They can match color, texture, pattern, skin. It's beautiful.

- Onun kemikleri sayılıyor.
- O bir deri bir kemik.

She is all skin and bone.

Tom genellikle kot pantolon ve deri ceket giyer.

Tom often wears jeans and a leather jacket.

Tom önemli evraklarını kahverengi bir deri çantada tutar.

Tom keeps his important papers in a brown leather case.

Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.

It was a cat starved to skin and bones.

Andoryalıların mavi deri, beyaz saç ve antenleri vardır.

The Andorians have blue skin, white hair, and antennae.

Tom bir çift siyah deri ayakkabı satın aldı.

Tom bought a pair of black leather shoes.

Ben resim için bir deri çerçeve satın aldım.

I bought a leather frame for the picture.

Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.

Tom was nothing but skin and bone.

Hasta adam sadece bir deri bir kemik kalmıştı.

The sick person was only skin and bones.

Deri çok uzun süre boyunca güneş ışığına maruz bırakılmamalı.

Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.

- Tom bir deri bir kemik değil.
- Tom sıska değil.

Tom isn't skinny.

Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.

A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.

Tom niye böyle bir deri bir kemik, merak ediyorum.

I wonder why Tom is so skinny.

Deri ve tüy kaplı gözleri bu köstebeği tamamen kör bırakmıştır.

Eyes covered with skin and fur render her totally blind.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

cleaner fish remove dead skin and parasites. Preparing the youngster for his big night.

Dan'ın son olarak mavi kot pantolon ve siyah bir deri ceket giydiği görüldü.

Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.

Zavallı yaşlı adam o kadar zayıfladı ki şimdi sadece bir deri bir kemik.

The poor old man became so thin that now he's just skin and bones.

Marian siyah deri ceket, mor eşarp ve mor pantolon giyiyor. Kıyafeti onun üzerinde harika görünüyor.

Marian is wearing a black leather jacket, a purple scarf, and purple pants.The outfit looks great on her.

- Daha çok ye, yoksa iğne ipliğe dönersin!
- Daha çok yemek ye, yoksa bir deri bir kemik kalırsın!

Eat more or you'll waste away!

- İğne ipliğe dönmüşsün.
- Bir deri bir kemik kalmışsın.
- Karnın sırtına yapışmış.
- Kemiklerin sayılıyor.
- Kaburgaların çıkmış.
- İskelet gibi olmuşsun.

You've become too skinny.

İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.