Translation of "Dikiş" in English

0.007 sec.

Examples of using "Dikiş" in a sentence and their english translations:

Dikiş dikmeyi seviyorum.

I like sewing.

Dikiş dersleri alıyor.

She takes sewing classes.

Kaç dikiş attılar?

How many stitches did you get?

Sami dikiş alıyordu.

Sami was getting stitches.

Tom dikiş attı.

Tom got stitches.

Dikiş elle yapılan iştir.

Sewing is manual work.

Dikiş dikmekte çok iyisin.

- You're a magician with a needle and thread.
- You are very good at sewing.

Hiçbir dikiş gerekli değildi.

No stitches were needed.

Annem dikiş işleriyle meşguldü.

Mom was busy with her sewing.

Ona beş dikiş gerekli.

He needed five stitches.

Tom'a üç dikiş atıldı.

Tom got three stitches.

Dikiş ipliği ile oluşturulduğunu görecek.

and one unbroken piece of sewing thread.

O çok iyi dikiş dikebilir.

She can sew very well.

Yedi dikiş atmak zorunda kaldım.

I had to get seven stitches.

Doktor ona dört dikiş attı.

The doctor gave him four stitches.

İğne kullanmadan dikiş dikebilir misiniz?

Can you sew without using a needle?

Bir dikiş iğnen var mı?

Do you have a sewing needle?

Annem bana dikiş makinesini verdi.

My mother gave me her sewing machine.

Dikiş makinesinin fişini taktın mı?

Have you plugged in the sewing machine?

Dikiş veya nakış yapmayı bilmiyorum.

I don't know how to sew or embroider.

Mary çok iyi dikiş dikebilir.

Mary can sew very well.

O, dikiş dikmekte çok iyi.

She's very good at sewing.

Tom Mary'ye yeni bir dikiş makinesi aldı ve ona dikiş dikmeyi öğretti.

Tom bought Mary a new sewing machine and she taught him how to sew.

Annem bana dikiş makinesini hediye etti.

My mother gave me her sewing machine.

İyi dikiş makinesini nereye koyduğumu hatırlayamıyorum.

I can't remember where I put the good sewing machine.

Annem bana bir dikiş makinesi verdi.

My mother gave me a sewing machine.

Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.

The lonely patient derives pleasure from sewing.

Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.

O bana dikiş dikip dikemediğimi sordu.

She asked me if I could sew.

Tom bana dikiş dikebilip dikemeyeceğimi sordu.

Tom asked me if I could sew.

Sami silahı Leyla'nın dikiş sepetine koydu.

Sami put the gun in Layla's sewing basket.

Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.

There's not enough light in this room for sewing.

Dikiş dikmeyi bıraktı ve biraz çay içti.

She stopped sewing and had some tea.

İyi bir dikiş makinesini her yerde bulamayız.

We can't find a good sewing machine anywhere.

Tom hiçbir işte dikiş tutturamayıp hep kovuluyor.

Tom can't hold down a job. He's always getting fired.

İğneye iplik geçiremediğim için dikiş dikmeyi sevmiyorum.

I don't like sewing because I can't thread the needle.

Tom Mary'ye bir dikiş makinesi satın aldı.

Tom bought a sewing machine for Mary.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot when she was younger.

O bana dikiş dikmeyi bilip bilmediğimi sordu.

She asked me whether I know how to sew.

Bu dikiş makinesini kavramak ne kadar sürer?

How long does it take to get the hang of this sewing machine?

Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.

I bought a new sewing machine.

Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.

This lonely patient takes pleasure from sewing.

- Bir dikiş makinem var ama onu çok nadir kullanıyorum.
- Bir dikiş makinem var ama onu nadiren kullanırım.

I have a sewing machine, but I rarely use it.

O bir iğne ve iplik ile dikiş diker.

She sews with a needle and thread.

Mary dikiş veya örgü hakkında hiçbir şey bilmaz.

Mary knows nothing of sewing or knitting.

- Beş dikişe ihtiyacı oldu.
- Ona beş dikiş atıldı.

She needed five stitches.

O bana nasıl dikiş dikeceğimi bilip bilmediğimi sordu.

She asked me if I knew how to sew.

Kendime bir elbise yapabileyim diye dikiş dikmeyi öğreniyorum.

I'm learning to sew so that I can make myself a dress.

Ona yeni bir dikiş makinesi satın almamız gerek.

We should buy her a new sewing machine.

- Nasıl dikileceğini biliyor musun?
- Nasıl dikiş dikileceğini biliyor musun?

Do you know how to sew?

Büyükannem üç yıl öncesine kadar dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot up until about three years ago.

Ben dikiş dikmeyi sevmiyorum ama bu pantolonu kısaltmak zorundayım.

I don't like to sew, but I shall have to shorten these trousers.

Cerrahın dikiş atma tekniği yara izlerini en aza indiriyor.

The surgeon's suture technique minimizes scarring.

Başka bir deyişle, İtalyan siyasetinde dikiş tutturmak imkansız bir şey.

In other words, Keeping up with Italian politics is an impossible mission.

Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.

There is a sewing machine and an ironing board in the room where Tom used to sleep.

O, dikiş dikmeyi tercih eder ve ne yürümek ne de bahçede oturmak ister.

She prefers to sew, and wishes neither to walk nor to sit in the garden.

Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.