Translation of "Elle" in English

0.015 sec.

Examples of using "Elle" in a sentence and their english translations:

Taslak elle yazılmıştı.

The manuscript had been written out by hand.

Bunu elle yapacağım.

I'll do it manually.

Elle kumanda et.

Use the manual override.

Kartal, elle beslenmeliydi.

The eagle had to be fed by hand.

Mektup elle yazılmıştı.

The letter was written by hand.

Dikiş elle yapılan iştir.

Sewing is manual work.

Bu metni elle yazamam.

I cannot write this text by hand.

Sadece tek elle alkışlayamazsın.

You can't clap with just one hand.

Bunu tek elle yapabilirim.

I can do it with one hand.

Topu bir elle yakaladım.

I caught the ball with one hand.

Tom sol elle yazar.

Tom writes left-handed.

Üzüm hasadı elle yapılır.

The grape harvest is done manually.

Tüm kitap elle yazılmış.

The entire book was written by hand.

Bu kazak elle yapıldı.

This sweater is made by hand.

O, binlerce elle tokalaştı.

He shook thousands of hands.

Her şeyi elle yaptık.

We did everything manually.

Her şeyi elle yapıyorum.

I handmake everything.

Bu tabaklar elle boyanmıştır.

These plates are hand painted.

- Bu araba tek elle kullanılabiliyor.
- Bu arabayı tek elle sürmek mümkün.

This car can be driven with one hand.

Nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,

hand-carved from a rare wood,

Elle yazı eklemeye gerek duymayacağım.

I will not need to add texts manually.

Bunu elle yapmak zorunda kalacağım.

I'll have to do it manually.

Sütyenlerimi her zaman elle yıkarım.

I always hand wash my bras.

İki elle kazan, biriyle harca.

Earn with both hands, spend with one.

Tom topu tek elle yakalayamadı.

Tom wasn't able to catch the ball with one hand.

Sol elle nasıl yazacağımı bilmiyorum.

I don't know how to write with the left hand.

Ben sol elle yazmaya çalıştım.

I tried to write with the left hand.

Bir tavşanı elle yakalamak zordur.

It is difficult to catch a rabbit by hand.

İşin çoğu elle yapılmak zorunda.

Most of the work has to be done by hand.

Tom tek elle ipi yakaladı.

Tom grabbed the rope with one hand.

En iyi iplik elle bükülendir.

The best yarn is that spun by hand.

Tom tek elle topu yakaladı.

Tom caught the ball with one hand.

Eski el yazmaları elle kopyalanmıştır.

Ancient manuscripts were copied by hand.

Mary havaalanında elle arama yapıldı.

- Mary received a pat-down search at the airport.
- Mary received a patdown search at the airport.

Eve boş elle gitmek istemiyorum.

I don't want to go home empty-handed.

Bu arabayı tek elle sürebilirsin.

You can drive this car with one hand.

Bu fırsata dört elle sarıl.

Grab this opportunity with both hands.

Eski madenciler bu tünelleri elle kazmışlar.

[Bear] The old miners dug these tunnels by hand.

Elle mektuplar yazarak çok zaman harcıyoruz.

We're eating up a lot of time writing letters by hand.

Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.

The girl lifted the heavy box with one hand.

Ona sigara içmemesini elle işaret ettim.

I motioned to her not to smoke.

O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı.

Back then, all the calculations were done by hand.

Ağır bir kutuyu tek elle yakalayamazsın.

You cannot catch a heavy box with one hand.

Tırpanlar elle çim biçmek için kullanılırlar.

Scythes are used for mowing grass by hand.

Tom oturmam için elle işaret etti.

Tom motioned for me to sit down.

Boş elle geri dönmek zorunda kaldık.

We had to go back empty-handed.

Fırsatı her iki elle de değerlendirmelisin.

You have to seize the opportunity with both hands.

- Bulaşıkları elde yıkarım.
- Bulaşıkları elle yıkarım.

I do the dishes with my hands.

elle tutulur bir şeye ilgi duymamak kolay.

to not engage with something solid.

Köy halkı suyu kuyudan elle pompalamak zorundaydı.

The village people had to pump water from the well by hand.

Ben mektupları hala elle yazmayı tercih ediyorum.

I still prefer to write letters by hand.

Çinliler tek elle birden ona kadar sayarlar.

Chinese people count from one to ten with one hand.

Mary çamaşırını çamaşır yıkama tahtasında elle yıkar.

Mary washes her laundry by hand on a washboard.

Çamaşırları elle yıkamak zor ve zaman alıcıdır.

Washing laundry by hand is hard and time-consuming.

Eski Türklerde su içerken kafayı böyle elle desteklemek

Supporting the head by hand while drinking water in ancient Turks

elle kodlayarak öğretmemize gerek duymadan kendi kendilerine öğrenebiliyorlar.

without us having to code them manually.

Tom bana Mary'den elle yazılmış bir not verdi.

Tom gave me a handwritten note from Mary.

Tom Mary'nin sessiz olması için elle işaret etti.

Tom motioned for Mary to keep quiet.

Tom'un onu sadece bir elle nasıl yapabildiği şaşırtıcı.

It's amazing how Tom was able to do that with just one hand.

Ne yazık ki, bu sadece elle yapılan çalışmaydı.

Unfortunately, it was just manual work.

- Bunu elle mi diktin?
- Bunu elinle mi diktin?

Did you sew this by hand?

Gördüğünüz gibi bunu elle kodlamada bir sıkıntı olduğu ortada.

It's clearly problematic to code manually.

Ben öğrenciyken, solak çocuklar okulda sağ elle yazmaya zorlanıyorlardı.

When I was at school, left-handed kids were forced to write right-handed.

Yakın zamana kadar, ihtiyacımız olan şeylerin çoğu elle yapıldı.

Until quite recently, most of the things we needed were made by hand.

- İşe yarar bir şey yap.
- Elle tutulur bir şey yap.

Do something useful.

Ertesi sabah o, posta kutusunda elle yazılmış bir mektup buldu.

The next morning he found a handwritten letter in the letterbox.

- Tom bir eliyle frizbi yakaladı.
- Tom frizbiyi tek elle yakaladı.

Tom caught the frisbee with one hand.

Telefon ve laptop bataryalarında kullanılan kobaltın bir kısmı Kongo'da elle aranarak bulunur.

Some of the cobalt used in phone and laptop batteries is dug out by hand in Congo.

Sırası gelmişken, bu odada klimaya benzer bir şey yok. Onun sahip olduğu tek şey elle tutulan kağıt yelpaze.

Incidentally, this room doesn't have anything like an air conditioner. All it has is a hand-held paper fan.

1969'da ticari bilgisayarlar için sanal bellek üzerine tartışma sona erdi. David Sayre tarafından yönetilen bir IBM araştırma ekibi sanal bellek yükleme sisteminin tutarlı olarak en iyi elle kontrol edilen sistemlerden daha iyi çalıştığını gösterdi.

By 1969 the debate over virtual memory for commercial computers was over. An IBM research team led by David Sayre showed that their virtual memory overlay system consistently worked better than the best manually controlled systems.