Translation of "Harcama" in English

0.013 sec.

Examples of using "Harcama" in a sentence and their english translations:

Paranı boşa harcama.

Don't waste your money.

Zamanını boşa harcama.

- Don't waste your time.
- Don't waste your time!

Nefesini boşa harcama.

- Don't waste your breath.
- Don't waste your breathe.

- Tom'a sormakla zamanını harcama.
- Tom'a sorarak vaktini boşuna harcama.

Don't waste your time asking Tom.

Önemsiz şeylerle vakit harcama.

Don't waste time on trifles.

Çok fazla para harcama.

Don't spend too much money.

Tom'un zamanını boşa harcama.

Don't waste Tom's time.

Harcama konusundaki tartışma bekliyor.

The debate on spending is pending.

Lütfen zamanımı boşa harcama.

Please don't waste my time.

Nefesini Tom'la boşa harcama.

Don't waste your breath on Tom.

Harcama 200.000 yen'i buldu.

The expenditure totaled 200,000 yen.

Çok fazla zaman harcama!

Don't waste so much time!

Kazandığından daha fazla harcama.

Don't spend more than you earn.

Elinde olmayan parayı harcama.

- Don't spend money that you don't have.
- Don't spend money you don't have.

Cep harçlığını yararsız şeylere harcama.

Don't waste your allowance on useless things.

Bütün geceyi kendini hazırlarken harcama.

Don't spend the whole night preparing yourself.

Bütün paranı çizgi romanlara harcama!

Don't spend all your money on comic books.

Onu yaparak zamanını boşa harcama.

Don't waste your time doing that.

Yeni kazandığın parayı boşa harcama!

Don't fritter your newly earned money away!

Şimdi harcama kesintilerine ihtiyacımız var.

We need spending cuts now.

- TV izlemek için fazla zaman harcama.
- Televizyon izleyerek çok fazla zaman harcama.

Don't spend so much time watching TV.

Fazla harcama yapmayı planladıkları anlamına geliyor.

means  they are planning to start overspending.

- Paranı boşa harcama.
- Paranı ziyan etme.

- Don't waste your money.
- Don't throw away your money.

- Zamanımı boşa harcama.
- Zamanımı israf etme.

Don't waste my time.

Onu düzeltmeye çalışarak boşa zaman harcama.

Don't waste time trying to fix it.

Televizyon izlemeye çok fazla zaman harcama.

Don't spend so much time watching television.

Gençliğini boşa harcama, yoksa sonra üzülürsün.

Do not idle away your youth or you will regret it later.

Bu konuda ne kadar harcama yaptın?

How much did you spend on that?

O, ayda ne kadar harcama yapıyor?

How much does she spend per month?

- Cephaneni boşa harcama.
- Mühimmatını israf etme.

Don't waste your ammunition.

Vaktini Tom'a yardım etmeye çalışarak harcama.

Don't waste your time trying to help Tom.

- Çok para harcama.
- Çok para harcamayın.

Don't spend too much money.

Nefesini harcama. Onunla konuşmanın hiçbir faydası yok.

You can save your breath. There is no use talking to him.

Hayati önemi olmayan şeylere boşa para harcama.

Don't waste money on nonessentials.

Boston'da en sevdiğin zaman harcama şeklin nedir?

What's your favorite way to spend time in Boston?

Tom'u ikna etmeye çalışırken zamanını boşa harcama.

Don't waste your time trying to convince Tom.

Tom'la vaktini harcama. Kulağı nasihate tıkalıdır onun.

Don't waste your time with Tom. He's immune to good advice.

İşte biraz para. Hepsini bir anda harcama.

Here's some money. Don't spend it all in the same place.

O böyle bir şeye para harcama konusunda isteksiz.

He grudged spending money on such a thing.

İşte 50.000 yen. Önemsiz şeylere para harcama lütfen.

Here is ¥50,000. Please do not spend the money on unimportant things.

Yaşlanan bir nüfus sağlık üzerinde daha fazla harcama gerektirecektir.

An aging population will require more spending on health care.

- Mühimmatı israf etme.
- Cephaneyi boşa harcama.
- Cephaneyi boşa harcamayın.

Don't waste ammunition.

- Aylığını çarçur etme.
- Aylığını israf etme.
- Aylığını boşa harcama.

Don't fritter away your allowance.

Gençliğini boş harcama, aksi durumda daha sonra pişman olursun.

Don't waste your youth, otherwise you'll regret it later.

- Zamanını ve paranı ziyan etme.
- Zamanını ve paranı boşa harcama.

Don't waste your time and money.

Hemen gidiyorsun bankaya diyorsun ki bu harcama benim değil itiraz ediyorsun

you say you are going to the bank immediately

- O, ayda ne kadar harcama yapıyor?
- O, ayda ne kadar harcar?

- How much does he spend per month?
- How much does she spend per month?

Tom'u sana yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcama.

Don't waste your time trying to convince Tom to help you.

Kontrolsüzce harcama yapan bir hükümet onlarca yıldı vardır, birçok yolsuzluk şüphesi vardır,

A government that has been spending uncontrollably for decades, has had many suspicions of corruption,

Tom bir işi iyi yapmak için gereken süreyi harcama konusunda isteksiz görünüyor.

- Tom seems to be unwilling to spend the time it takes to do a job well.
- Tom doesn't seem to be willing to spend the time it takes to do a job well.

Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.

I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.

Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.

My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.