Translation of "Kanıtladı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kanıtladı" in a sentence and their english translations:

O neyi kanıtladı?

What did that prove?

Tarih bunu kanıtladı.

History has proven that.

Tom onu kanıtladı.

Tom has proven that.

Tom aksini kanıtladı.

Tom proved otherwise.

Tom kendini kanıtladı.

Tom proved himself.

Yüksek komuta yeteneğini kanıtladı.

proving his ability for high command.

O, söylentinin doğruluğunu kanıtladı.

It proved the truth of the rumor.

Deney başarılı olduğunu kanıtladı.

The experiment proved to be successful.

O, dürüst olduğunu kanıtladı.

He proved to be honest.

O, adamı tanıdığını kanıtladı.

She testified that she saw the man.

Tom onları yanlış kanıtladı.

Tom proved them wrong.

Kanıt onu masum olduğunu kanıtladı.

The evidence proved him to be innocent.

Bu haberin doğru olduğunu kanıtladı.

The news proved to be true.

Büyük bir müzisyen olduğunu kanıtladı.

She proved to be a great musician.

Bir müzisyen olarak kendini kanıtladı.

He has established himself as a musician.

O bir casus olduğunu kanıtladı.

He proved to be a spy.

Tom bunun işe yaradığını kanıtladı.

Tom has proved that it works.

Gerçekler endişelerimizin gereksiz olduğunu kanıtladı.

The facts proved that our worries were unnecessary.

Bu, onun hırsız olduğunu kanıtladı.

It proved that he was a thief.

Tom bu gece kendini kanıtladı.

Tom proved himself tonight.

O, iyi bir yazar olduğunu kanıtladı.

He proved to be a good writer.

Yeni keşif bilime faydalı olduğunu kanıtladı.

The new discovery proved useful to science.

Tom gerçek bir beyefendi olduğunu kanıtladı.

Tom proved to be a real gentleman.

Düzenleme son derece karlı olduğunu kanıtladı.

The arrangement proved highly profitable.

O, lafla peynir gemisi yürümeyeceğini kanıtladı.

He proved that actions speak louder than words.

Bir DNA testi onun masum olduğunu kanıtladı.

A DNA test proved he was innocent.

Eski metot sonunda en iyi olduğunu kanıtladı.

The old method proved to be best after all.

Yetenekli ve gayretli bir kurmay subayı olduğunu kanıtladı.

He proved a talented and diligent staff officer.  

Bu adam bunu uzun bir süre önce kanıtladı.

This guy proved that with math a long time ago.

Dan bir ses kaydı ile Linda'nın suçunu kanıtladı.

Dan proved Linda's guilt with an audio recording.

Odada bırakılan parmak izleri katilin suçlu olduğunu kanıtladı.

Fingerprints left in the room proved the murderer's guilt.

, Grande Armée'in en büyük savaş liderlerinden biri olduğunu kanıtladı.

proved one of the Grande Armée’s greatest combat leaders.

Savaşarak Fransa'nın en iyi tümen komutanlarından biri olduğunu kanıtladı .

under Masséna’s command at the Battle of Zurich.

Dubai, ılımlı olmanın ve kapitalizmin aşırı rejimleri değişime yönlendirdiğini kanıtladı.

Dubai has proved that moderation and capitalism can lead to changes in fundamentalist regimes.

Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı.

The girl who I thought was a singer proved to be a different person.

Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı.

The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.

Thormod'un kesin ölümle yüzleşmek için yükselen cesur adamlardan oluşan şarkısı ... bir önsezi kanıtladı.

Thormod’s song, of brave men rising to face certain death… proved a premonition.

Ve Davout çok geçmeden cesur, son derece örgütlü ve enerjik bir subay olduğunu kanıtladı.

and Davout soon proved himself a brave,  highly-organised and energetic officer.

Genelkurmay başkanı olarak her zamanki rolüne geri dönen Berthier, olağanüstü yeteneklerini bir kez daha kanıtladı

Returning to his usual role as chief of staff,  Berthier once more proved his exceptional talents,  

Ancak, Desaix'in Yukarı Mısır'a yaptığı seferde bir dizi çatışmayı kazanarak askeri becerisini daha da kanıtladı

But he further demonstrated his military skill,  winning a series of skirmishes on Desaix’s  

Ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.

and proved uniquely effective at handling the  challenges posed by a new era of European warfare.