Translation of "Kişiliği" in English

Kişiliği babasına benziyor.

His character resembles his father's.

Tom'un kişiliği değişti.

Tom's personality has changed.

İtaakatkâr bir kişiliği var.

She has a submissive personality.

Tom'un kişiliği Mary'ninkine benziyor.

Tom's personality is similar to Mary's.

Tom'un çift kişiliği var.

Tom has a dual personality.

Onun asıl kişiliği öğretmenlikti, eğitimdi.

His main personality trait was teaching, educating.

Çok güçlü bir kişiliği vardır.

She has a very strong personality.

Onun güçlü bir kişiliği vardır.

She has a strong personality.

Euler'in kişiliği gerçekten dikkate değer.

Euler's identity really is remarkable.

Tom'un güçlü bir kişiliği var.

Tom has a strong personality.

Her kedinin kendi kişiliği var.

Each cat has its own personality.

Onun harika bir kişiliği var.

She has a wonderful personality.

Onun baskın bir kişiliği var.

She has a dominant personality.

Onun uyumlu bir kişiliği vardı.

She had an easy-going personality.

Tom'un bağımlı bir kişiliği var.

Tom has an addictive personality.

Tom'un sempatik bir kişiliği var.

Tom has an outgoing personality.

Leyla'nın büyük bir kişiliği vardı.

Layla had a big personality.

Sami'nin büyük bir kişiliği vardı.

Sami had a big personality.

Onun sıcak kişiliği güzelliğine çekicilik katıyor.

Her warm personality adds charm to her beauty.

Onun ilgi çekici bir kişiliği var.

He has an intriguing personality.

Onun can sıkıcı bir kişiliği var.

He has an irksome personality.

Tom'un şen şakrak bir kişiliği var.

Tom has a bubbly personality.

- Mikrofonu eline geçirince Tom'un kişiliği tamamen değişiyor.
- Tom mikrofonu eline alınca kişiliği tamamen değişir.

Tom's personality changes completely when he grabs the mic.

Mary annesine benziyor ama onun kişiliği farklı.

Mary looks like her mother, but her personality is different.

Tom'un o işe uygun bir kişiliği yok.

Tom doesn't have the personality for that job.

Fadıl'ın kişiliği Dania'yı hipnotize edecek gibi görünüyordu.

Fadil's personality seemed to hypnotize Dania.

Leyla'nın telefondaki kişiliği, gerçek hayattaki kişiliğiyle tamamen eşleşti.

Layla's personality on the phone totally matched her personality in real life.

- Onun güçlü bir kişiliği vardır.
- O, güçlü bir kişiliğe sahiptir.

He has a strong personality.

- Tom iyi bir kişiliğe sahiptir.
- Tom'un iyi bir kişiliği var.

Tom has a good personality.

- Tom harika bir kişiliğe sahiptir.
- Tom'un harika bir kişiliği var.

Tom has a great personality.

- Tom'un çok uçarı bir kişiliği var.
- Tom çok uçarı biri.

Tom has a very bubbly personality.

- O çok açık bir kişiliğe sahiptir.
- Onun çok açık bir kişiliği var.

She has a very open personality.

- O kadın, güçlü bir kişiliğe sahiptir.
- O kadının güçlü bir kişiliği var.

That woman has a strong personality.