Translation of "Mazereti" in English

0.011 sec.

Examples of using "Mazereti" in a sentence and their english translations:

Sami'nin mazereti

Sami's alibi was confirmed.

Tom'un mazereti nedir?

What's Tom's excuse?

Dan'ın mazereti doğrulandı.

Dan's alibi was corroborated.

Tom'un mazereti doğrulandı.

Tom's alibi has been corroborated.

Onun mazereti mükemmel görünüyordu.

- His alibi seemed cast-iron.
- His alibi seemed perfect.

Tom'un hiç mazereti yok.

Tom has no alibi.

Tom'un bir mazereti vardı.

Tom had an alibi.

Tom'un bir mazereti var.

Tom has an alibi.

Tom'un mazereti kontrol edildi.

Tom's alibi checked out.

Tom'un bir mazereti olabilir.

Tom may have an alibi.

Tom'un bir mazereti yoktu.

Tom didn't have an alibi.

Öyle bir mazereti kabul edemem.

I cannot accept an excuse like that.

Onun güçlü bir mazereti vardı.

He had a strong alibi.

Tom'un katı bir mazereti var.

- Tom has an airtight alibi.
- Tom has an ironclad alibi.

Onun mükemmel bir mazereti vardı.

She had a perfect alibi.

Tom'un mükemmel bir mazereti var.

Tom has a perfect alibi.

Tom'un iyi bir mazereti var.

Tom has a good alibi.

Tom'un bir mazereti var mı?

Does Tom have an alibi?

Tom'un da bir mazereti yok.

Tom doesn't have an alibi either.

Tom bir mazereti olduğunu söyledi.

- Tom said he had an alibi.
- Tom said that he had an alibi.

Onun kaya gibi sağlam mazereti var.

- He had a strong alibi.
- He has a rock solid alibi.

O gelmedi. Onun mazereti hasta olmasıydı.

He didn't come. His excuse was that he was sick.

Tom'un o gece için mazereti yoktu.

Tom had no alibi for that night.

Tom'un her zaman bir mazereti vardır.

Tom always has an excuse.

Sami'nin akla yatkın bir mazereti vardı.

Sami had a plausible alibi.

Tom'un gelmediği için iyi bir mazereti yoktu.

Tom didn't have a good excuse for not coming.

Tom'un cinayet gecesi için bir mazereti yok.

Tom has no alibi for the night of the murder.

Tom'un cinayet gecesi için bir mazereti yoktu.

Tom had no alibi the night of the murder.

O, baş ağrısını erken ayrılmanın mazereti olarak kullandı.

He used a headache as an excuse for leaving early.

Senin kullandığın gibi Tom da aynı mazereti kullandı.

Tom used the same excuse as you just did.

Toplantıya katılmamak için herhangi bir mazereti kabul etmeyeceklerdir.

They will not accept any excuses for not joining the meeting.

Tom'un Mary'nin cinayet günü için bir mazereti vardı.

Tom had an alibi for the day of Mary's murder.

- Tom'un hiç mazereti yok.
- Tom'un hiç bahanesi yok.

Tom has no excuse.

Ne Tom'un ne de Mary'nin bir mazereti var.

Neither Tom nor Mary has an alibi.

Tom'un cinayet gecesi için çok güçlü bir mazereti vardı.

Tom had a very strong alibi for the night of the murder.

Tom'un Mary'nin cinayet gecesi için sıkı bir mazereti var.

Tom has an ironclad alibi for the night of Mary's murder.

Mary'nin öldürüldüğü gece için Tom'un bir mazereti var gibi görünüyor.

- It looks like Tom has an alibi for the night Mary was murdered.
- It looks like Tom has an alibi for the night that Mary was murdered.

Tom o gece hapisteydi bu yüzden onun harika bir mazereti var.

Tom was in jail that night so he has the perfect alibi.