Translation of "Olmalıyım" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Olmalıyım" in a sentence and their spanish translations:

- Soğuk almış olmalıyım.
- Üşütmüş olmalıyım.

Debo haberme cogido un resfriado.

Yaklaşıyor olmalıyım.

- Debo estar acercándome.
- Debo de estar acercándome.

Okulda olmalıyım.

Debería estar en el colegio.

Kör olmalıyım.

Debo de estar ciego.

Hazırlıklı olmalıyım.

- Necesito estar preparado.
- Tengo que estar preparado.

Uyuyakalmış olmalıyım.

Debo de haberme quedado dormido

Ailemle olmalıyım.

Debo estar con mi familia.

Konsantre olmalıyım.

- Tengo que concentrarme.
- Me tengo que concentrar.

- Rüya görüyor olmalıyım.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.

Debo haber estado soñando.

Pekala, gidiyor olmalıyım.

Bueno, debo irme.

Berbat görünüyor olmalıyım.

Debo parecer horroroso.

Onu unutmuş olmalıyım.

- Se me debe de haber olvidado.
- Debo de haberlo olvidado.

Hayal kuruyor olmalıyım.

Debo de estar soñando.

Hayal görüyor olmalıyım.

Debo estar viendo cosas.

Eve gidiyor olmalıyım.

Debo estar llegando a casa.

Anneme yardımcı olmalıyım.

- Debo ayudar a mi madre.
- Tengo que ayudar a mi madre.

Onu kaybetmiş olmalıyım.

Debo de haberlo perdido.

Yanlış anlamış olmalıyım.

Debo haber entendido mal.

Kendimden geçmiş olmalıyım.

Debo de haberme desmayado.

İlaçla uyuşturulmuş olmalıyım.

Me deben de haber drogado.

Bir şey kaçırıyor olmalıyım.

Me debe faltar algo.

Şimdi gerçekten gidiyor olmalıyım.

Ahora sí que me tengo que ir.

Yanlış numara çevirmiş olmalıyım.

Debo de tener el número equivocado.

Onu otobüste bırakmış olmalıyım.

Debo haberlo dejado en el autobús.

Çok dikkatli olmalıyım, Tom.

Debo tener mucho cuidado, Tom.

Tom geldiğinde hazır olmalıyım.

Tengo que estar listo para cuando Tom llegue.

Biraz kilo vermiş olmalıyım.

Debo haber perdido peso.

Öğle yemeği yapıyor olmalıyım.

Debería estar preparando el almuerzo.

Onu hayal etmiş olmalıyım.

Yo debo haberlo soñado.

Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.

- He de haber perdido mi llave en el camino.
- Se me debe haber caído la llave en el camino.

Saat yediye kadar orada olmalıyım.

Tengo que estar allí a las 7:00.

Korkarım ki şimdi gidiyor olmalıyım.

Lo siento, me tengo que ir.

Ben bir hata yapmış olmalıyım.

Debo haber cometido un error.

Üzgünüm yanlış numara çevirmiş olmalıyım.

Disculpe, debo haber marcado el número incorrecto.

Tom'a bakan kişi ben olmalıyım.

- Yo debería ser el que cuida de Tom.
- Yo debería ser la que cuida de Tom.
- Yo debería ser quién cuida de Tom.

Onu yanlış yere koymuş olmalıyım.

Debo de haberlo dejado en el lugar equivocado.

Tom'un iyi olduğundan emin olmalıyım.

Tengo que asegurarme de que Tom está bien.

Yarınki sınav için çalışıyor olmalıyım.

Debería estar estudiando para el examen de mañana.

Üzgünüm. Yanlış numarayı çevirmiş olmalıyım.

Discúlpeme. Creo que me equivoqué de número.

Üzgünüm. Yanlış numarayı aramış olmalıyım.

Discúlpeme. Creo que me equivoqué de número.

Biletimi bulamıyorum. Onu kaybetmiş olmalıyım.

No encuentro mi boleto. He de haberlo perdido.

Ben çıkmadan önce tıraş olmalıyım.

Tengo que afeitarme antes de salir.

- Arabamı başka bir yere park etmiş olmalıyım.
- Arabamı başka yere park etmiş olmalıyım.

Debo haber estacionado mi auto en otra parte.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Debo tener cuidado de no caer sobre la serpiente.

Ben bir yerde hata yapmış olmalıyım.

Debo de haber cometido un error en alguna parte.

Saat dörde doğru işi bitirmiş olmalıyım.

Tengo que terminar el trabajo para las cuatro.

Saat zaten on bir. Şimdi gidiyor olmalıyım.

Ya son las once en punto. Debo irme ahora.

- Daha dikkatli olmalıyım.
- Daha dikkatli olmam gerekiyor.

Tengo que ser más cuidadosa.

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

Me aseguraré de que el fuego dure toda la noche.

Ben kendimi kötü bir şekilde ifade etmiş olmalıyım.

Debo de haberme expresado mal.

Çok geç oldu, bu yüzden çoktan yatakta olmalıyım.

- Es demasiado tarde, ya tengo que acostarme.
- Es muy tarde, así que ya debería estar en la cama.

Eğer onları hava yoluyla gönderirsen çok minnettar olmalıyım.

Le agradecería mucho que los enviase por avión.

Biraz kilo almış olmalıyım. Kot pantolonumum düğmesi gerçekten sıkıyor.

¿Habré engordado un poco? Me aprietan los vaqueros.

Ama deneyimlerime göre biliyorum ki serbest inişte çok dikkatli olmalıyım.

Sin embargo, por experiencia, se debe tener mucho cuidado al bajar.

Ve tüm ihtimallere hazır olmalıyım. Aylaklık edemem. Her şey içgüdüsel olmalı.

Y debo estar preparado para cualquier cosa. No puedo perder el tiempo. Debe ser instintivo.

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapmak zorundayım?

- ¿Qué debo hacer?
- ¿Qué tengo que hacer?
- ¿Qué hago?

- Üç saat daha burada olmam gerekiyor.
- Üç saat daha burada olmalıyım.

Necesito estar aquí por otras cuatro horas.

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapayım?
- Ne yapmak zorundayım?

- ¿Qué debo hacer?
- ¿Qué tengo que hacer?

- 2.30'a kadar evde olmalıyım.
- 2.30'a kadar evde olmak zorundayım.
- 2.30'a kadar evde olmam gerekiyor.

Tengo que estar en casa para las dos y media.