Translation of "Cautious" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Cautious" in a sentence and their turkish translations:

- I'm very cautious.
- I am very cautious.

Ben çok tedbirliyim.

cautious but affectionate,

tedbirli fakat sevecenlerdi

She's extremely cautious.

O son derece ihtiyatlı.

We're being cautious.

Biz tedbirli davranıyoruz.

We're always cautious.

Biz hep temkinliyiz.

Tom was cautious.

Tom tedbirliydi.

Tom is extremely cautious.

Tom son derece ihtiyatlı.

We're just being cautious.

Biz sadece tedbirli davranıyoruz.

We weren't cautious enough.

- Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- Yeterince dikkatli değildik.
- Yeteri kadar dikkatli değildik.

I remain very cautious.

Ben çok dikkatli kalırım.

We're being very cautious.

Çok dikkatli davranıyoruz.

Tom is being cautious.

Tom tedbirli davranıyor, değil mi?

I want to be cautious.

Dikkatli olmak istiyorum.

We need to be cautious.

- Temkinli olmamız lazım.
- Temkinli olmamız gerekiyor.

I wanted to be cautious.

Dikkatli olmak istedim.

I'm trying to be cautious.

Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.

Layla was cautious at first.

Leyla ilk önce temkinliydi.

Tom was just being cautious.

Tom sadece ihtiyatlı davranıyordu.

Tom is just being cautious.

Tom sadece temkinli davranıyor.

Tom is being very cautious.

Tom çok ihtiyatlı davranıyor.

Tom was cautious at first.

Tom ilk başta ihtiyatlıydı.

Tom is always very cautious.

Tom her zaman çok ihtiyatlı.

We have to be cautious, too.

Biz de ihtiyatlı olmalıyız.

We want to be extra cautious.

Ekstra tedbirli olmak istiyoruz.

- Be very careful.
- Be extremely cautious.

Son derece dikkatli ol.

- I'm always careful.
- I'm always cautious.

Ben her zaman ihtiyatlıyım.

We need to be extremely cautious.

Fazlasıyla dikkatli olmamız gerek.

- Tom is careful.
- Tom is cautious.

Tom ihtiyatlı.

Tom is being cautious, isn't he?

- Tom tedbirli davranıyor, değil mi?
- Tom temkinli davranıyor, değil mi?
- Tom ihtiyatlı davranıyor, değil mi?

- Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
- Tom thinks Mary is being unnecessarily cautious.

Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.

Do you think I'm being too cautious?

- Çok temkinli olduğumu düşünüyor musun?
- Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?

Be cautious when you cross the street.

Caddeyi geçerken dikkatli ol.

He is too cautious to try anything new.

Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.

- We must be cautious.
- We must be careful.

Dikkatli olmalıyız.

- You must be cautious.
- You must be careful.

Dikkatli olmalısın.

- Tom was careful.
- Tom was cautious.
- Tom was wary.

Tom dikkatliydi.

- We've got to be careful.
- We have to be cautious.

Dikkatli olmak zorundayız.

- Tom is very careful.
- Tom is being very careful.
- Tom is very cautious.

Tom çok tedbirli.

Since his arrival in town, all the women have remained cautious about him.

Onun şehre gelişinden beri, bütün kadınlar onun hakkında dikkatli kaldı.

As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.

Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.

Against Wellington’s troops at Quatre Bras, he was too cautious when he held the advantage.

Wellington'un Quatre Bras'taki birliklerine karşı, avantaja sahip olduğunda çok temkinliydi.