Translation of "Kat" in German

0.028 sec.

Examples of using "Kat" in a sentence and their german translations:

Filler farelerden kat kat büyüktür.

Elefanten sind um ein Vielfaches größer als Mäuse.

O, matematikte tüm diğerlerinden kat kat yukarıdaydı.

In Mathematik war er allen anderen weit überlegen.

Bu hangi kat?

- Welcher Stock?
- Welches Stockwerk?

Mutluluğumuzu kat kat çoğaltabilmemiz için, onu paylaşmamız lazım.

Man muss sein Glück teilen, um es zu multiplizieren.

Kendinden 100 kat ağırlığındaki

100 mal von sich selbst wiegen

Bina yedi kat yükseklikte.

Das Gebäude ist sieben Stockwerke hoch.

İki kat ödemeniz gerekecek.

- Du musst doppelt bezahlen.
- Du musst das Doppelte zahlen.

Çitadan yedi kat ağır ve görüşü bizimkinden altı kat hassas.

Mit dem siebenfachen Gewicht eines Geparden und der sechsfachen Sehkraft des Menschen...

Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.

Es riecht doppelt so gut wie ein Bluthund.

Kendinden on kat büyük avları indirebilir.

Sie kann Beutetiere erlegen, die zehnmal größer sind.

Binlerce kat fazla yüreği vardır kadının

Frau hat tausende Male mehr Herz

Mesafeyi 20 yılda kat ediyor artık

jetzt legt die Strecke in 20 Jahren zurück

Onun evi benimkinden üç kat büyük.

Sein Haus ist dreimal so groß wie meins.

O uzun bir yol kat etti.

- Er ist weit gekommen.
- Er hat es weit gebracht.

Benden on kat daha iyi görünüyorsun.

Du siehst zehnmal besser aus als ich.

Tom benden üç kat fazla kazanıyor.

Tom verdient dreimal mehr als ich.

- Onu faturama ekle.
- Onu faturama kat.

- Fügen Sie das meiner Rechnung hinzu.
- Schreiben Sie mir das auf die Rechnung.

Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.

China ist zwanzigmal so groß wie Japan.

Koklama duyusu, tazınınkinden dört kat daha keskin.

Ihr Geruchssinn ist viermal besser als der eines Bluthunds.

Koklama duyuları bizimkinden 100 kat daha iyi.

Ihr Geruchssinn ist hundertmal besser als der des Menschen.

Binlerce kilometreyi o küçücük ayaklarıyla kat ediyorlar

Sie legen mit ihren winzigen Füßen Tausende von Kilometern zurück

Benden binlerce kat daha uyanık ve zekiydi.

Sie war tausendmal wacher und intelligenter als ich.

Senin evin benimkinden üç kat daha büyük.

Dein Haus ist dreimal so groß wie meins.

Onun bir kat mülkiyeti aldığını biliyor muydun?

- Wusstest du, dass er eine Eigentumswohnung gekauft hat?
- Wusstet ihr, dass er eine Eigentumswohnung gekauft hat?
- Wussten Sie, dass er eine Eigentumswohnung gekauft hat?

Sizin eviniz benimkinden üç kat daha büyüktür.

Dein Haus ist dreimal so groß wie meins.

Tom benden üç kat daha fazla kazanıyor.

Tom verdient dreimal mehr als ich.

O benden üç kat daha fazla kazanır.

Er verdient dreimal mehr als ich.

Şu dağ bundan beş kat daha yüksektir.

Jener Berg ist fünf Mal so hoch wie dieser.

Yeni bilgisayar, eskisinden on kat daha hızlı.

Der neue Computer ist zehnmal schneller als der alte.

Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.

Das Haus braucht einen neuen Anstrich.

Senin evin benimkinden iki kat daha büyük.

- Dein Haus ist doppelt so groß wie meines.
- Ihr Haus ist doppelt so groß wie meines.
- Euer Haus ist doppelt so groß wie meines.

Bölgede ayılar varsa iki kat dikkatli olmanız gerekir!

Sind Bären in der Gegend, muss man doppelt vorsichtig sein!

Yıldızların ışığı, ay ışığından 200 kat daha sönüktür.

Sterne leuchten 200-mal schwächer als der Mond.

Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.

China ist etwa fünfundzwanzigmal so groß wie Japan.

Onun evi bizimkine göre iki-üç kat büyük.

Ihr Haus ist zwei- bis dreimal so groß wie unseres.

O benim kazandığımdan üç kat daha fazla kazanır.

Er verdient dreimal mehr als ich.

Bir karınca kendi ağırlığının 50 kat fazlasını kaldırabilir.

Eine Ameise kann mehr als das Fünfzigfache ihres eigenen Gewichts heben.

Bu binada 5 kat ve 20 daire var.

Das Gebäude hat 5 Etagen und 20 Wohnungen.

Çin'in nüfusu Japonya'dan yaklaşık sekiz kat daha büyüktür.

- China hat etwa achtmal so viele Einwohner wie Japan.
- Die Einwohnerzahl Chinas ist etwa achtmal so groß wie die Japans.

Tom benim kazandığımdan üç kat daha fazla para kazanıyor.

Tom verdient dreimal so viel Geld wie ich.

Tom asansöre bindi ve üçüncü kat için düğmeye bastı.

Tom betrat den Fahrstuhl und drückte den Knopf für den zweiten Stock.

Fuji Dağı, Rokko Dağından yaklaşık dört kat daha yüksektir.

Der Fuji ist etwa viermal so hoch wie der Rokkō.

O benden on kat daha fazla İngilizce kelime bilir.

Sie kennt zehnmal mehr englische Wörter als ich.

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

Sie sind eng mit Pelzrobben verwandt, aber siebenmal größer.

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

Der Bär hat gelernt, dass die Lachsjagd bei Dunkelheit doppelt so gut ausfällt.

Yürüyor dedik mesafe kat ediyor dedik binek hayvanı nereden çıktı?

Wir sagten zu Fuß, zu Fuß erreichbar, wohin sind wir gegangen?

- Fazla ilerleme kat edemedim.
- Pek ilerleme kaydedemedim.
- Çok ilerleleme sağlayamadım.

Ich bin nicht sehr viel weitergekommen.

- Odam seninkinden üç kat daha büyük.
- Odam seninkinin üç katı.

Mein Zimmer ist dreimal so groß wie deins.

- Tom'un iki katı kadar yaştayım.
- Tom'dan iki kat fazla yaştayım.

Ich bin doppelt so alt wie Tom.

Hikâyeler, tek başına salt bilgiden 2 ile 10 kat daha hatırlanabilir.

An Geschichten kann man sich 2 -10 Mal besser erinnern als nur an Fakten.

Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.

Sie sieht nachts siebenmal besser als die Schweine. Sie ahnen nichts von der nahenden Gefahr.

Geceden sağ çıkabilmek için en ufakları bile bu yolu kat etmeli.

Selbst die Kleinsten müssen den Weg wagen, um die Nacht zu überleben.

Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.

Aber nicht völlige. Das Licht des Vollmonds ist 400.000-mal dunkler als das der Sonne.

Erkekler kadınlara göre yaklaşık 7-8 kat daha fazla testosterona sahiptir.

Männer haben etwa sieben- bis achtmal mehr Testosteron als Frauen.

Kuzey kutup bölgesi, gezegenin geri kalanından iki kat daha hızlı ısınıyor.

Die Arktis erwärmt sich doppelt so schnell wie der Rest des Planeten.

Tom bunun yarısı kadar sürede iki kat daha fazla iş yapabilir.

Tom schafft das Doppelte in der Hälfte der Zeit.

- Varoşta konut piyasası merkezdekine göre iki kat daha ucuz.
- Emlak fiyatları şehir dışına doğru gidildikçe merkeze göre neredeyse iki kat daha ucuz hâle geliyor.

Eine Wohnung im Vorort kostet halb so viel wie in der Stadt.

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

Eber wiegen doppelt so viel wie sie und sind eindrucksvolle Bodyguards. Es ist das Risiko nicht wert.

Dünyanın yüzeyinden herhangi bir insanın kat ettiği en uzak mesafe 850 mil idi.

Der weiteste Weg, den ein Mensch von der Erdoberfläche zurückgelegt hatte, betrug 850 Meilen.

Mary, Tom'dan 21 yaş daha gençtir ama Tom, Mary'den 22 kat daha zengindir.

Mary ist 21 Jahre jünger als Tom, aber Tom ist 22-mal reicher als Mary.

-Bunlar yan yana iki ev mi? -Evet, iki tane. İki katlılar. Üst kat prefabrike.

-Das ist ein Doppelhaus, oder? -Ja, zwei. Zwei Häuser mit Boden und Modulteil oben.

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

- Er verdient dreimal so viel wie ich.
- Er verdient drei Mal so viel wie ich.

Kuzey kutup bölgesindeki sıcaklıklar uzak güneydeki sıcaklıklardan 2 ila 3 kat daha hızlı artıyor.

In der Arktis steigen die Temperaturen zwei- bis dreimal schneller als weiter südlich.

Asansör hizmet dışı, bu yüzden merdivenle çıkmamız gerekecek. En azından sadece iki kat var!

Der Fahrstuhl ist außer Betrieb, deshalb müssen wir die Treppen nehmen. Wenigstens sind es nur zwei Stockwerke!

Ay ışığının en güçlü hâli güneş ışığından 400.000 kat daha sönüktür. Yine de görmeye yeter.

Vollmondlicht ist 400.000-mal schwächer als das der Sonne. Doch es reicht, um zu sehen.

ABD silahlı cinayet oranı diğer yoğun nüfuslu, yüksek gelirli ülkelere göre 15 kat daha yüksektir.

Der relative Anteil der Morde durch Schusswaffen liegt in den Vereinigten Staaten fünfzehnmal höher als in anderen bevölkerungsreichen, einkommensstarken Ländern.

Tom'un sincabı süper akıllıdır. Tom'unkilerden üç kat daha yüksek bir IQ'sü var ve onu evcil hayvan olarak görüyor.

Toms Eichhörnchen ist superintelligent. Es hat einen dreimal so hohen IQ wie Tom – und erachtet ihn als sein Haustier.

- Onun evi benimkinden üç kat büyük.
- Onun evi benimkinin üç katı kadar büyük.
- Onun evi benimkinin üç katı büyüklükte.

Sein Haus ist dreimal so groß wie meins.

- Bu ağda indirme hızı yükleme hızının iki misli daha hızlı.
- Bu ağda indirme hızı yükleme hızından iki kat daha hızlı.

In diesem Netzwerk ist das Herunterladen doppelt so schnell wie das Hochladen.