Translation of "Dertte" in Spanish

Başımız dertte.

Estamos en problemas.

Başın dertte mi?

¿Estás en problemas?

Başımız dertte mi?

¿Estamos en problemas?

"Tanrım, başımız dertte." dedim.

Estaba yo, Dios mío, tenemos un problema.

- Başım dertte.
- Başım belada.

Estoy en problemas.

Sami'nin başı dertte idi.

Sami estaba en apuros.

Tom'un başının dertte olduğunu düşündüm.

Pensé que Tom estaba en problemas.

Yine Tom'un başı dertte mi?

¿Tom está en problemas otra vez?

Mary'nin fazla kilolarla başı dertte.

María tiene problemas de sobrepeso.

Başı dertte iken benden yardım istedi.

Ella me pidió ayuda cuando tenía problemas.

Mary Tom'un başının dertte olduğunu söyledi.

Mary dijo que Tom tenía problemas.

Tom başının büyük dertte olduğunu düşünüyor.

Tom cree que está metido en un gran lío.

O zaman başımızın dertte olduğunu biliyordum.

- Supe que entonces estábamos en problemas.
- Sabía que teníamos problemas entonces.

Başın dertte olacak ve bu benim hatam.

- Vas a tener problemas y es culpa mía.
- Vais a tener problemas y es culpa mía.
- Por mi culpa vais a tener problemas.
- Por mi culpa vas a tener problemas.

Tom'un başının dertte olduğunu sana düşündüren ne?

¿Qué te hace pensar que Tom está en problemas?

Tom başı dertte olduğunu kendi bile bilmiyor.

Tom ni siquiera sabe que está en problemas.

Başı dertte bir arkadaşa yardım etmem gerekiyor.

Necesito ayudar a un amigo en problemas.

Tom'un hiç yasa ile başı dertte oldu mu?

¿Alguna vez Tom ha tenido problemas con la ley?

Tom bunu kabul etmeyecek ama onun başı büyük dertte.

Tom no va a admitirlo, pero él está en grandes problemas.

İçimde Tom'un başının dertte olduğuna dair bir his vardı.

Tenía la sensación de que Tom estaba en problemas.

Herkesin başı dertte olduğunda yardımını isteyecek birine ihtiyacı var.

Todos necesitan a alguien a quién acudir cuando están en problemas.

Başım dertte iken amcam bana iyi bir tavsiye verdi.

Mi tío me dio buenos consejos cuando yo estaba en problemas.

O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.

Él siempre estaba listo para ayudar a las personas en problemas.

Tom, sanırım Mary'ye yardım etmemiz gerekiyor. Onun başı dertte gibi görünüyor.

Tom, creo que tenemos que ayudar a Mary. Parece que está en problemas.